İdarecilik Talep Edenlere Verilmez

İş Hayatımız

Vazife, isteyene değil, liyâkat kesbedene verilmelidir. Hatır için ya da başka mülahazalarla yapılan tayinler ve görevlendirmeler, kul hakkına giren meselelerdir.

Ebû Zer (radıyallâhu anh) Allah Resûlünden bir vazifeye tâyinini talep etmişti. Efendimiz buyurdular ki:

Ey Ebû Zer! Ben seni zayıf görüyorum. Ben kendim için arzu ettiğim bir şeyi senin için de ister, severim. İdarecilik bir emanettir. Kıyamet günü hüsran ve pişmanlık yaşatır. Bu ağır mesûliyeti üstlenen, ancak üzerine düşeni hakkıyla eda eden insan olmalıdır.”[1]

TALİP DEĞİL MATLUP OL

Vazife, isteyene değil, liyâkat kesbedene verilmelidir. Hatır için ya da başka mülahazalarla yapılan tayinler ve görevlendirmeler, kul hakkına giren meselelerdir. En büyük günahlardan zulme düşme ihtimali çok yüksektir. İnsan kendisi hakkında bile böyle bir tasarrufta bulunmamalıdır.

Tâlip değil, matlûb olanlara ilâhî yardımın erişeceği müjdelenmiştir.

Bazı âlimlere göre ise liyâkate göre görevlendirme yapılmayan ortamlarda ya da kişinin henüz yeteri kadar tanınmadığı durumlarda, vazife talebinde bulunmasının da bir mahzuru yoktur.

[1] Bk. Müslim, “İmara” (3/1457, 1458,H. No:1825ve 1826), Ebû Davud, “Vesaya” (3/289-290, H.No:2868); M. Şerafeddin Kalay, Örnek Nesil, II, 411.

Kaynak: Adem Ergül, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları