İç Dünyamızı Nasıl Temizleriz?

TEFEKKÜR

Nasıl ki sahildeki taşlara vuran dalgalar, onlara yeni, dümdüz ve pürüzsüz bir şekil veriyorsa, iç dünyamızın hatâ ve kusurlarını da mâneviyat deryasının dalgalarıyla temizleyip düzeltmeliyiz.

İmâm Gazâlî Hazretleri şöyle buyurur:

“Ölüm anında kişiyle birlikte ancak üç husûsiyeti kalır:

1- KALP TEMİZLİĞİ

Kalp temizliği, yani kalbin dünya kirlerinden arınmış olması.

Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

(Nefsini kötülüklerden) arındıran kurtuluşa ermiştir.” (eş-Şems, 9)

2- ALLAH'I ZİKRETMEK

Allâh’ın zikriyle ünsiyet kurmak. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

…Bilesiniz ki, kalpler ancak Allâh’ın zikriyle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28)

2- ALLAH İÇİN MUHABBET BESLEMEK

Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

(Rasûlüm!) De ki: Eğer Allâh’ı seviyorsanız bana tâbî olunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafûr’dur, Rahîm’dir.” (Âl-i İmrân, 31)

KALP TEMİZLİĞİ NASIL OLUR?

Kalp temizliği, ancak mârifetle yani Allah Teâlâ’yı kalpte tanımakla mümkündür. Mârifet de devamlı zikir ve tefekkürle meşgul olma neticesinde elde edilebilir. İşte bu üç sıfat, kurtarıcı vasıflardır.” (Rûhu’l-Beyân, XI, 274)

Eğer insan, “yarın” için gerekli hazırlığı yapabilirse, ölümü güzelleşmeye başlar. Artık o kişi ölümden korkmaz. Nitekim Bişr bin Hâris Hazretleri şöyle der:

“Allâh’a itaat eden bir kişi için kabir ne güzel bir menzildir.” [1]

Dipnot: 1) Komisyon, Nadratü’n-Naîm, III, 963; Ebu’l-Ferec Abdurrahman, Ehvâlü’l-Kubûr, s. 155.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Kâinat, İnsan ve Kur’ân’da Tefekkür, Erkam Yayınları