Hz. Peygambere Muhabbetle İtaat

Hadisleri

Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, nasıl azgın bir câhiliye devrinin ıslâhına vesîle oldu ve onu asr-ı saâdete dönüştürdü ise, bugün de insanlığı huzura erdirip kurtaracak olan, yine O’nun rahmet nefesidir.

Dînin; aşk, vecd, huzur ve lezzet ile yaşanabilmesi için, Kur’ân ve Sünnet’in hayâtın her safhasına yaygınlaştırılması zarûrîdir. Böyle bir mânevî tekâmül için en mühim vesîle de, kalbin “muhabbet” ile donanmasıdır. Zira muhabbet; itaati ve fedâkârlığı beraberinde getirir. Gönüller arasındaki mânevî cereyan hattı da, ancak muhabbet sâyesinde tesis edilebilir.

KIYÂMET İÇİN NE HAZIRLADIN?

Sahâbe-i kirâmdan Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh- anlatıyor:

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e bir adam geldi ve:

“–Yâ Rasûlâllah! Kıyâmet ne zamandır?” diye sordu. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Kıyâmet için ne hazırladın?” buyurunca o da:

“–Allah ve Rasûlü’nün muhabbetini…” cevabını verdi. Bunun üzerine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“–Öyleyse sen sevdiğinle beraber olacaksın.” buyurdular. Enes -radıyallâhu anh- bu rivâyetin devâmında der ki:

“İslâm’a girmekten başka hiçbir şey, bizi Allâh’ın Nebîsi’nin; “Öyleyse sen, sevdiğinle beraber olacaksın.” sözü kadar sevindirmemiştir. İşte ben de Allâh’ı ve Rasûlü’nü, Ebû Bekir’i ve Ömer’i seviyorum. Her ne kadar onların yaptıklarını yapamadıysam da, onlarla beraber olmayı ümîd ediyorum.” (Müslim, Birr, 163)

“KİŞİ SEVDİĞİYLE BERABERDİR”

Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i, O’na duyduğumuz aşk nisbetinde ve O’na yakınlaşabildiğimiz ölçüde tanıyabiliriz. Çünkü aşkın seviyesi kadar, âşık ile mâşuk arasında bir hissiyat benzerliği yaşanır. “Kişi sevdiği ile beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96) hadîsi de bu kalbî beraberliği ifâde eder. Yani seven, sevgisi nisbetinde sevdiğine benzemeye, onun şahsiyetinden hisse almaya başlar. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’den elde etmemiz gereken en mühim mânevî tahsil de, iç dünyamızı O’nun gönül dokusundaki hissiyât ile müşterek hâle getirebilmektir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 2, Erkam Yayınları, 2012