Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Takvası

PEYGAMBERİMİZ

Allah Resûlü (s.a.v.) Efendimiz, takvâ hâlini dâimâ canlı tutmak için şu niyazlarda bulunurdu:

“Allâh’ım! Nefsime takvâsını ver ve onu tezkiye et! Sen onu en iyi tezkiye edensin. Sen onun velîsi ve Mevlâ’sısın. (Müs lim, Zi kir, 73) “Allâh’ım! Sen’den hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği istiyorum.” (Müslim, Zikir, 72) Zira insanın Cenâb-ı Hak katındaki değeri, takvâsı nisbetindedir. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “…Allah katında en değerli olanınız, en çok takvâ sahibi olanınızdır…” (el-Hucurât, 13) Rasûlullah Efendimiz de şöyle buyurmuşlardır:

“Kim insanların en kuvvetlisi olmak isterse, Allâh’a tevekkül etsin; kim insanların en değerlisi olmak isterse, Allâh’a karşı takvâ sâhibi olsun ve kim de insanların en zengini olmak istersse, Allâh’ın elinde olana (O’nun mülk, kudret ve azametine), kendi elinde olandan daha çok güvensin!” (Hâkim, Müstedrek, IV, 300/7707)

PEYGAMBERİMİZE EN YAKIN OLANLAR

Peygamber Efendimiz’e mânen en yakın olanlar da yine takvâ sâhibi mü’minlerdir. Muâz bin Cebel şöyle anlatır:

“Rasûlullah beni Yemen’e vâli olarak gönderirken, uğurlamak için Medîne’nin dışına kadar teşrîf etti. Ben binek üzerindeydim, O ise yürüyordu. Bana bâzı tavsiyelerde bulunduktan sonra:

“–Ey Muâz! Belki bu seneden sonra beni bir daha göremezsin! İhtimal ki şu mescidime ve kabrime uğrarsın!” buyurdu. Bu sözleri duyunca, O azîz dosttan, yani Allah Rasûlü’nden ayrılmanın verdiği hüzünle ağlamaya başladım. Efendimiz:

“–Ağlama ey Muâz!” buyurdu ve sonra yüzünü Medîne’ye doğru çevirerek:

“–İnsanlardan bana en yakın olanlar, kim ve nerede olursa olsun Allâh’a karşı takvâ sahibi olan müttakîlerdir.” buyurdu. (Ahmed, V, 235; Heysemî, IX, 22)

Peygamber Efendimiz, ashâbına her fırsatta takvâyı tavsiye ederdi. Bir gün yanına bir sahâbî gelerek:

“–Yâ Rasûlâllah! Yolculuğa çıkıyorum, benim için duâ ediverin!” diye ricâda bulunmuştu. Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz:

“–Allah sana takvâ nasîb eylesin!” buyurdu. O kişi:

“–Biraz daha yâ Rasûlâllah!” deyince:

“–Allah günahını bağışlasın!” buyurdu. Sahâbî:

“–Biraz daha, anam-babam Sana fedâ olsun yâ Rasûlâllah!” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz:

“–Allah Teâlâ, bulunduğun her yerde, kolayca hayır yapmanı lûtfeylesin!” buyurdu. (Tirmizî, Deavât, 44/3444)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Fahr-i Âlem - Habîbi Hüdâ Hz. Muhammed Mustafâ, Erkam Yayınları