Hz. Muhammed (s.a.v.) Peygamber Olmadan Önce Hangi Sıfat İle Tanınıyordu?

Şahsiyeti

Peygamber Efendimiz’e emin sıfatı neden verilmiştir? Rahmet Peygamberi’nde samîmiyet, doğruluk ve dürüstlük...

Allah Resûlü, günâhı, sevâbı, emir ve nehiyleri bilmeyen insanların hâline çok üzülürdü. Kapı kapı dolaşıp Allâh’ın dînini teblîğ ederken, bâzen de kapılar yüzüne kapatılırdı. Ancak O, kendilerine yapılan bu kaba hareketlere değil, onların gaflet ve cehâletine müteessir olurdu.

Bu gibi insanlara:

“Buna mukâbil sizden bir ücret istemiyorum!”[1] buyurarak, sırf Allah rızâsı için tebliğde bulunduğunu bildirirdi.

PEYGAMBERİMİZE NEDEN EMİN SIFATI VERİLMİŞTİR?

Doğruluk ve dürüstlükte de hiç kimse Hazret-i Peygamber’in kâ’bına erişemez. Kendisi yetim idi. Amcası Ebû Tâlib’in yanında ticârete başlamıştı. Dürüstlük ve alışverişteki adâleti ile herkes tarafından tanınmış, saygınlık ve îtibar kazanarak “el-Emîn” sıfatını almıştı. O’nu, fakir, zengin herkes “emîn” sıfatı ile anardı.

Mekke’nin şerefli kadını olan Hazret-i Hatice, O’nun dürüstlüğüne hayran kalmış, kendisine evlenme teklîfinde bulunmuştu. Hatice vâlidemiz, Resûlullah’in hayâtı boyunca en büyük desteği olmuştu. Nitekim ilk vahyin gelişinde büyük bir hayret içinde olan Hazret-i Peygamber’in kuvve-i mâneviyyesini takviye etmiş, tehlikeli anlarında da O’nu tesellî etmiştir.

Resûlullah, tertemiz bir hayat sürmüştür. Peygamberliğini nefsânî sebeplerle kabûl etmeyenler dahî, vicdânen O’nu tasdîk etmeye mecbûr kalmışlardır.

İslâm’ın doğuşundan bugüne kadar, yani 1400 küsûr seneden beri, O’nun dürüstlüğünü vicdânen kabûl etmeyen hiçbir kimse yoktur. İslâm düşmanı Yahudîler dahî kendi aralarında ihtilâfa düştükleri zaman O’na gelirlerdi. Allah Resûlü de onların ihtilâflarını çözerdi. Resûlullah Yahudî ve Hıristiyanlara karşı da son derece âdil davranırdı.

Adâlet husûsunda Hazret-i Ali’ye:

“Sana iki hasım geldiğinde her iki tarafı dinlemeden karar verme! Doğru kararı ancak her iki tarafı dinledikten sonra verebilirsin!” tavsiyesinde bulunmuşlardı. (Ahmed, I, 90)

Hazret-i Peygamber Mekke’den hicret edeceği zaman, üzerindeki ziynet ve mücevherat gibi bütün emânetleri hak sahiplerine iâde etmek için Hazret-i Ali’ye teslim ederek O’nu kendisine vekil tâyin etmişti. Düşmanları bile, O’nun dürüstlüğüne hayran kalmışlardı.[2]

[1] Sâd, 86.

[2] İbn-i Hişâm, II, 95, 98.

Kaynak: Osman Nuri Topba, Rahmet Peygamberi, Erkam Yayınları