Hz. Âdem’le Havva’nın (a.s.) Yaptığı Hatanın Niteliği

İMAN

Âdem ile Havva Aleyhisselâm’ın Cennet’ten çıkarılmasına sebep olan hatanın niteliği neydi?

Yüce Allah ilk insanı yaratıp, irade-i cüziyyesi ile serbest bırakınca, şeytanın onu etkilemesi söz konusu olmuştur. Çünkü şeytan Âdem’e ve nesillerine vesvese verip onları aldatma ve kötülük işletme görevini üstlenmiş, Cenâb-ı Hak ona bu gücü vermiştir. Ancak yüce Allah bu konuda Hz. Âdem’i uyarmış, buna rağmen suret-i haktan görünen şeytan, mantıklı ve inandırıcı telkinlerle ilk insanı etkilemiştir. Ancak İslâm inancına göre suç ferdidir. Babadan oğula geçmez. Diğer yandan Âdem ve Havva Cennet’ten çıkarılınca yüce Allah kendilerine birtakım kelimeler öğreterek tevbe etmelerini telkin etmiş, ilk insanın duası kabul edilmiştir.

Allahü Teâlâ yasak ağacın meyvesinden yemeleri sonucunda, Âdem ve Havva Aleyhisselâm’a şöyle demiştir:

“Hepiniz oradan yeryüzüne inin. Yalnız iyi bilin ki, size benden bir hidayet geldiği zaman, kim benim hidayetime uyarsa, artık onlara bir korku yoktur. Ve onlar üzülmeyeceklerdir.”[1]

“Dedi ki: Hepiniz oradan inin, birbirinize düşman olarak. Şimdi, benden size bir hidayet geldiği zaman kim benim hidayetime uyarsa, o sapmaz ve sıkıntıya düşmez. Kim beni anmaktan yüz çevirirse, onun için dar bir geçim vardır. Kıyamet günü de onu kör olarak haşrederiz.”[2]

“Dedi ki: Birbirinize düşman olarak inin, sizin yeryüzünde bir süreye kadar kalıp geçinmeniz gerekmektedir. Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve yine oradan (diriltilip) çıkarılacaksınız.”[3]

Âdem (a.s.)’ın yüce Allah’tan bazı dua kelimelerini alışı Kur’ân’da şöyle belirtilir:

“Derken Âdem Rabbinden bir takım kelimeler aldı. Allah onun tevbesini kabul etti. Şüphesiz O, tevbeyi çok kabul eden ve çok esirgeyendir.”[4]

İLK İNSANIN DUASI

Ed-Dahhâk b. Muzâhım, Hz. Âdem’e telkîn edilen duanın şu âyet olduğunu belirtir:

Âdem ve eşi dediler: “Rabbimiz, biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, şüphesiz biz ziyana uğrayanlardan oluruz.”[5]

Abdullah b. Mes’ud (r.a.), Yüce Allâh’a en sevimli gelen sözün, Hz. Âdem’in yasak ağaçtan yediği zaman söylediği her namazda tekbirden sonra okunan aşağıdaki sübhâneke duası olduğunu nakletmiştir:

“Allâh’ım sana hamdinle tesbih ediyorum. Senin ismin mukaddestir. Senin şanın yücedir. Senden başka ilâh yoktur. Ben nefsime zulmettim, beni bağışla. Senden başka günahları affeden yoktur.” [6]

Hz. Âdem’in yasak ağaçtan yemekle küçük günah mı, yoksa büyük günah mı işlediği İslâm bilginleri arasında tartışılmıştır. -Ehli sünnet âlimlerinin büyük çoğunluğu “Böylece Âdem Rabbine âsi olup yolunu şaşırdı”[7] âyetini dikkate alarak, yüce Allâh’ın emrine uymamanın günah olduğunu, ancak bunun bir zelle (ayak kayması) niteliğinde olduğunu söylemişlerdir.[8] Başka bir ayette yasağın “unutarak” çiğnendiğine işaret edilmiştir.[9]

İLK İNSAN, İLK BABA, İLK AİLE REİSİ VE İLK PEYGAMBER

Bu son âyet Hz. Âdem’in yasaklanmış ağaca günah işleme azmi ve niyeti olmaksızın dalgınlıkla yaklaştığını belirtmektedir. Nitekim, Hasan el-Basrî; (ö.110/728) “Âdem unuttuğu için âsi oldu” demiştir.[10] Diğer yandan bu olay, Âdem henüz cennette iken yani peygamber olmazdan önce vukû bulmuştur. O zaman henüz insanlık âlemi de yoktu. Âdem’in kasıtsız olarak işlediği bu hata, samimi tevbesi sonucunda affedilmiş, yeryüzüne indikten bir süre sonra da kendisine peygamberlik verilmiştir. Böylece, o ilk insan, ilk baba, ilk aile reisi ve ilk peygamber olmuştur.

Dipnotlar:

[1] Bakara, 2/38. [2] Tâhâ, 20/123, 124. [3] A’râf, 7/24, 25. [4] Bakara, 2/37. [5] A’râf, 7/23; bk. İbn Kesîr, ag tefsîr, II, 11. [6] Elmalılı, age, I, 278; M. Sâmi, Bakara Suresi Tefsiri, Erkam Yayın. İst. 1985, s. 113. [7] Tâhâ, 20/121. [8] A’raf, 7/20; Tâhâ, 20/120. [9] bk. Tâhâ, 20/115. [10] bk. Zemahşerî, Keşşâf, Kahire 1387/1968, II, 557; Râzî, Mefâtihu’l-Gayb, Kahire 1934-62, XXII, 127.

Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları