Hizmet Ehli Olmak

Hizmet

Hazret-i Mevlana ve Şah-ı Nakşibendî gibi pîr-i tasavvuf zatlar, ehl-i hizmet olmanın sırlarını naklediyor.

Bilhassa merhamet ve fedâkârâne hizmetlerle ümmete rahmet kapıları aralanır. Bir hizme­tin değeri, onun îfâsı için katlanılan fedâkârlığın büyüklüğüne ve bir ibâdet vec­diyle icrâ edilmesine bağlıdır. Yine makbul bir hizmet, sırf Al­lâh rızâsı gâyesiyle ve hizmete muhâtab olanı incitip kü­çültmeyecek bir üslûb ile îfâ edilenidir. Abdullâh bin Münâzil -kuddise sirruh-’un da ifâde ettiği gibi:

“Hizmette edeb, hizmetten daha azizdir.”

Bu gerçeğe istinâden Hazret-i Mevlânâ şöyle buyurur:

“Allâh aşkı için çalış, Allâh aşkı için hizmette bulun; halkın kabul etmesi veya reddetmesi ile senin ne işin var? Bu fânî dünya pazarında sana bol bol kazandıracak bir müşteri olarak Allâh kâfî değil mi? Allâh’tan alacağın karşısında insanların verebilecekleri ne ki!.. O hâlde gözünü ve gönlünü insanlardan gelecek teşekkürlere değil, Allâh’tan gelecek mazhariyete döndür!..”

TASAVVUF YOLU VE HİZMET EHLİ OLMAK

İşte tasavvuf yolunun, gönülleri ulaştırmak istediği güzellik ve yücelik budur. Bu meyânda Emir Külâl Hazretleri, talebesi Bahâeddin Nakşibend -kuddise sirruh-’a, derûnundaki nefsânî temâyüllerin bertarâfı için şu tavsiyelerde bulunmuştur:

“Gönül almaya bak; güçsüzlere hizmet et! Zayıfları, gönlü kırıkları koru! Onlar öyle kimselerdir ki halktan hiçbir gelirleri yoktur. Bununla berâber, onların birçokları tam bir kalb huzûru, tevâzû ve eziklik içinde yaşayıp giderler. Böyle kim­seleri ara bul ve onlara hizmet et!”

Nitekim Şâh-ı Nakşibend -kuddise sirruh-, intisâbının ilk yıllarında, gurur ve kibrin zıddı olan “hîçlik” hâline ulaşmak için, hasta ve muzdarip insanlara, yaralı hayvan­lara hizmet etmiş ve hattâ insanların geçeceği yol­ları temizleyerek tam yedi sene kâbına varılmaz bir hizmet hayatı yaşamıştır.

Kendisi şöyle anlatır:

“Hocamın emrettiği yolda uzun süre çalıştım. Bütün hizmetleri îfâ ettim. Benliğim o hâle geldi ki, yoldan geçerken, Allâh’ın herhangi bir mahlûku karşı­sında olduğum yerde durur, önce onun geçip gitmesini beklerdim. Bu hizmetim yedi sene devâm etti. Buna mukâbil öyle bir hâl tecellî etti ki, onların inilti sûretinde hazin hazin sesler çıkarıp Hakk’a ilticâ etmelerini hisseder hâle geldim.”

Yukarıdaki bu misâl, Hâlık’tan ötürü mahlûkâta, yine O’nun muhabbetiyle nazar ederek, fedâkârâne hizmetin müşahhas bir tezâhürüdür.

Kaynak yeri: Osman Nuri Topbaş / Vakıf İnfak Hizmet

İmandan İhsana Hizmet Yolunda Esaslar ve Uslup - Video

İbadetler Severek, Hizmet Sevinerek Yapılır - Video