Herkes Kur'ân'ı Okuyup Öğrenebilecek

KUR’ÂNIMIZ

Diyanet İşleri Başkanlığı, mesai saatlerinden dolayı camilerde gün içerisinde verilen Kur'an kurslarına katılamayan çalışanlar için mesai saatleri sonrasında Kur'an-ı Kerim dersi programını başlatıyor.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, Bursa Ulu Camii'nde Cuma namazı öncesinde kürsüde Kur'an öğrenimi ile ilgili vaaz-ü nasihatte bulundu. Yılmaz, vaazın ardından konuyla ilgili olarak gazetecilere açıklamalarda bulundu.

KUR'AN ÖĞRENMENİN YAŞI YOK!

Kur'an kursları hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yaygın Din Hizmetleri Dairesi tarafından yürütüldüğünü dile getiren Yılmaz, Kur'an-ı Kerim öğrenmek isteyen herkese yardımcı olduklarını söyledi.

Yılmaz, Kur'an kurslarının A,B,C,D gruplarına ayırdıklarını ifade ederek, "Pazartesi günü başlayacak yeni dönemle birlikte bu sayı daha da artacaktır. Kurslarımızın çoğunluğu kız talebelere hizmet veriyor. ‘D grubu' dediğimiz Kur'an kursları talep üzerine açılıyor. 10 kişi bir araya gelip müftülüklere müracaat ettiğinde onlara mekan ve görevli tahsis ediyoruz. Bursa Müftülüğü internet üzerinden de talepleri alıyor. Dolayısıyla ‘Ben Kur'an öğrenmek istiyorum' diyen insanların müftülüklere müracaat etmeleri halinde Allah'ın izniyle Kur'an öğrenememek gibi bir durum yok artık. Sadece Kur'anı okumayı öğretmek değil ondan sonra Kur'anı anlamak ve onu yaşamak ve yeni gönüllere ulaştırmayı amaçlıyoruz. İnsanlarımız artık akşamları mesai saatleri sonrasında da Kur'an öğrenebilir." dedi.

Türkiye'de Kur'an-ı Kerim'i yüzünden okuyanların nüfusa oranının yüzde 40'ı buluyor. Biz bunu daha yukarıya taşımak okumakla birlikte hem yaşamak hem manasını bilmekle ilgili kaygılarımız var. Hafızlığın sayısını artırmak istiyoruz. Türkiye'de hafızlık müessesi de geçtiğimiz yıllarda yara aldı. Özellikle 8 yıllık eğitim sürecinde hafızlık yapan Kur'an kurslarımızda sıkıntılar oldu, şimdi yapılan düzenlemeler bunun önünü açmış durumda. Kız kurslarında problem yok ama erkek öğrencilerimizin hafızlık yapmalar noktasında topluma çağrıda bulunmak istiyoruz. Erkek kurslarımızın sayısı kızlara oranla çok düşük. Yüzde 15'e yüzde 85 gibi garip bir rakam var karşımızda. Rakamı en azından biraz daha dengeli hale getirmek arzusundayız. Okullarımızda seçmeli Kur'an-ı Kerim ve ‘Hz. Peygamberin Hayatı' dersinin de konulması insanlara biraz atalet veriyor. ‘Nasılsa orada okuyacaklar' diye bir düşünce oluyor. Çocuklarımızın özellikle daha iyi anlamak okumak için Kur'an kurslarında eğitim almalarının çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. ‘Çocukluğumda öğrenemedim, yaşım kemale erdi bundan sonra öğrenemem' diyenler endişe etmesinler. Onlara hizmet etme imkanımız var.

KUR'AN-I KERİM'İ EZBERLEYEN DEĞİL ONU ÖZÜMSEYEN İNSANLAR İSTİYORUZ

Akademik kariyer yapmak isteyenler için hafızlık önemli. Hafız olursa çok daha anlamlı ve önemli oluyor. Hafızlığı özendiriyoruz daha önemlisi Kur'an okumayı, dini bilgi sahibi olmayı ve dini hayatı yaşayabilecek bir dert içinde olmalarını istiyoruz insanlarımızın. Çünkü Kur'an-ı Kerim'i öğrenen dini hayattan haberdar olan insanlar kolay kolay istismar edilmiyor. Dış ülkelerdeki bu tür olayların içine girmiş olanların daha çok dini malumattan haberdar olmayan kişilerdir. Kulakları dışarıdan dolma bilgilerle kirlenenler daha kolay istismar edilebiliyor. Kur'an-ı Kerim'i kaynağından okuyan, küçük yaşlardan itibaren dini bilgi alan insanların istikametleri daha düzgün, tavırları daha tutarlı oluyor. Çocuklarımızın Kur'an okumadan önce Kur'an şahsiyetine, Müslüman şahsiyetine bürünmesinei o vakarla Kur'an okumayı sürdürmelerini ve hafız olmalarını temenni ediyoruz. Kur'an-ı Kerim de ‘kitap yüklü merkepler' tabiri kullanılıyor. Kendisine faydası olmayan, kitabı ezbere bilen insanlar istemiyoruz. Kitabı hazmetmiş, sindirmiş, özümsemiş olmalarını istiyoruz insanlarımızın."

YENİ BİR CAMİ MODELİNE İHTİYACIMIZ VAR

Çocukların camiye gelmesiyle ilgili tabunun yıkıldığını ifade eden Yılmaz, yeni bir cami modeline ihtiyaçlarını olduğu belirtti ve şu sözleri sarf etti:

"Kadınlarımız camiye gelmeye başladı, teravih ve cuma namazlarına gelmeye başladılar. Camilerimizde kadınların abdest alma imkanlarını genişletiyoruz. Aslında yeni bir cami modeline ihtiyaç var. Modern dünyada apartmanlaşan bir toplumda çocuğun, annenin, yaşlının hepsinin gelebileceği, farklı alanları bulunan son derece fonksiyonel camilere ihtiyacımız var. Camilerimizi daha fonksiyonel ve estetik hale getirmeyi amaçlıyoruz. 1950'li yıllardan sonra ülkemizde gecekondulaşma süreci başladı. Camiler de gecekondulaşma sürecine girmiş oldu. Eski camilerimiz estetikti. Hedefimiz; hem estetik hem fonksiyonel cami. Camiler sadece mabed değil, sadece namaz kılının mekanlar değildir. Camiler; çeşitli görüşmelerin yapıldığı, gençlerin kadınların ayrı ayrı buluştukları mekanlar olmuş asrı saadette. Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın bununla ilgili çalışmaları sürüyor, daha semavi sonuçlar elde edeceğimiz düşünüyorum."