Hazret-i Osman'ın Nasihati

HAYATIMIZ

Dünyevî ihtiraslarla yorulan, fânî istikbâl endişesiyle bunalan gönüller için, şu tespit ne kadar da mânidar: “Âlem yaratıldığından beri, hiçbir kuş, komşusundan daha fazla yuva yapmaya uğraşmadı; hiçbir tilki saklanacak tek bir kovuğum var diye kendini harap etmedi; hiçbir sincap, bir değil de iki kış yetecek kadar ceviz biriktiremediği için endişeden ölmedi ve hiçbir köpek yaşlılık yılları için birikmiş kemiği olmadığını dert ederek uykusuz kalmadı.”

DÜNYEVÎ HIRSLARLA EBEDÎ HAYATI UNUTMAK

Hiç kimse için istisnâsı olmayan ecel alarmıyla er-geç sona erecek dünya hayatını biraz daha müreffeh hâle getirebilmek için, onca stres ve hırsla çabalayıp da ebedî hayatı unutmak; onu mâmur edecek yerde acı bir azâba dönüştürmek, ne hazin bir aldanıştır!

Dünyevî ihtiraslar peşinde ömür tüketip, uhrevî mesʼûliyetlerini, kulluk vazifelerini, ibadet, tâat ve hayırları yarınlara ertelemek, büyük bir aldanıştır. Zira yarını görüp göremeyeceğimiz meçhuldür. Hiçbirimizin bu hususta teminâtı yoktur. Kul için her gün, yarını olmayan son gün olmaya namzettir.

ÖLÜMÜN YAŞI YOK

Bir kabristanı ziyaret ettiğimizde, kendimizden daha küçük yaşta vefat etmiş nice insanın kabrine şâhit oluruz. Demek ki ölümün yaşı yoktur. Her insan ölebilecek yaştadır. Dolayısıyla ecel senedinin meçhul vâdesine daha çok vakit olduğunu zannederek, âhiret hazırlığını ihmal etmek kadar derin bir gaflet olamaz.

HAYAT NEDİR?

Âhiretin sonsuzluğu karşısında deryadan bir damla hükmünde bile olmayan hayat, beşikle tabut arasındaki mesafeye sığmayacak kadar ulvî bir hakîkattir. O hâlde “Hayat nedir?” suâline, sadece toprağın rutubeti ve mezar taşlarının katı sessizliği cevap olarak yükselecekse, böyle bir gafletle ziyân edilmiş fânî bir hayattan daha acı ne olabilir?..

HAZRET-İ OSMAN'IN NASİHATİ

Hazret-i Osman -radıyallâhu anh-ʼın şu îkazları ne kadar hikmetlidir:

“Ey Âdemoğlu! Unutma ki dünyaya geldiğin günden beri, ölüm meleği peşinde dolaşıp durmaktadır. Bir yandan da senin boynundan atlayarak bir başkasını yakalamaktadır. Sen dünyada bulunduğun sürece bu böyle devam edecektir. Ancak bir gün gelecek ki başkalarının boynundan atlayıp seni yakalayacaktır. Bu, hiç beklemediğin bir anda olabilir. Öyleyse son nefese dâimâ hazırlıklı ol ve gâfil avlanmamaya çalış. Çünkü ölüm meleği senden asla gâfil değildir.

Ey Âdemoğlu! Bilmiş ol ki, eğer sen kendi nefsinden gâfil olur ve kendin için hazırlık yapmazsan, elbette ki başkası senin için hazırlık yapacak değildir. Allâh’ın huzûruna mutlakâ varacağını aklından çıkarma ve bunun için de nefsinin hazırlığını görüp ona rızık edin. Sakın bu işi başkasına havâle edeyim deme!” (Ali el-Müttakî, no: 42790)

KABRİSTANLARIN ŞEHİR İÇİNDE OLMASININ HİKMETİ

İşte bu nevî hakîkatlerin şuur ve idrâkiyle îman firâsetine sahip olan ecdâdımız, kabristanları şehir içlerinde ve bilhassa câmi önlerinde yapmışlardır ki, orada sık sık kendi istikballerini tefekkür etsinler. Dünya hayatının fânîliğini yakînen hissetsinler de âhireti unutmasınlar. Gençliklerine, sıhhatlerine, güç-kuvvetlerine aldanıp kendilerini dünyada kalıcı zannetmesinler. Boş ve faydasız şeylerden yüz çevirsinler. Asıl gerekli olan âhiret sermâyesini bir an evvel tedârik etmenin gayretine girsinler.

Zira peşinde koca bir ömür tüketilen fânî ve nefsânî câzibeler; son nefeste, kabirde ve âhirette hiçbir işe yaramayacaktır. Nitekim böyleleri için âyet-i kerîmede:

عَامِلَةٌ نَاصِبَةٌ : Çalışmış, (fakat boşuna) yorulmuşlardır.” (el-Ğâşiye, 3) buyrulmaktadır. Yani âhiretsiz bir dünya hayaliyle, sırf dünyasını îmâr etmek için yorulup âhiretini harâb eden insanoğluna, hesap gününde dehşetli bir nedâmetten başka bir şey kalmayacaktır.

BEŞ ŞEY GELMEDEN BEŞ ŞEYİN KIYMETİNİ BİL!

O hâlde fırsat elden kaçmadan, bütün fânî nîmetleri ebedî saâdet sermayesi kılabilmeye gayret etmeliyiz. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, bu hususta biz ümmetini şöyle îkaz buyurmuştur:

“Beş şey gelmeden önce beş şeyi ganimet bil:

  1. İhtiyarlığından önce gençliğini,
  2. Hastalanmadan önce sıhhatini,
  3. Fakirliğinden önce zenginliğini,
  4. Meşgul zamanlarından önce boş vakitlerini ve
  5. Ölümünden önce hayatını!” (Hâkim, Müstedrek, IV, 341; Buhârî, Rikāk, 3; Tirmizî, Zühd, 25)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2015 – Temmuz, Sayı: 353, Sayfa: 032