Hazret-i Ebû Bekir'in Hikmetli Sözleri

TARİHİMİZ

Ebûbekir -radıyallâhu anh-, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in sağlığında iken hep yanında olduğu hâlde dâimâ O’na hasret içinde kalırdı. Rasûlullâh’ın vefâtından sonra ise bu firak sebebiyle, O’na kavuşma iştiyâkı daha da şiddetlenmişti.

EBÛ BEKİR -RADIYALLLAHU ANH-'IN VEFÂTI

Âişe-radıyallâhu anhâ- babasının vefât ânında, Hazret-i Peygamber’e duyduğu vuslat heyecanını şöyle ifâde eder:

“Babam Ebûbekir -radıyallâhu anh- ölüm hastalığında;

«–Bugün hangi gündür?» diye sordu.

«–Pazartesi.» dedik.

«–Eğer bu gece ölürsem beni yarına bekletmeyiniz! Zira benim için gün ve gecelerin en sevimlisi Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e en yakın olanıdır. (Yani O’na bir an evvel kavuşacağım andır.)» dedi.” (Ahmed, I, 8)

ALLAH'IN SEÇKİN KULLARI

Kâinâtın Fahr-i Ebedîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in terbiyesinde yetişen bu sehâvet, sadâkat ve maiyyet âbidesi şahsiyetin hikmetli sözlerinden bir demet:

“Dört kimse Allâh’ın seçkin kullarındandır:

  1. Tevbe edeni gördüğü zaman sevinen.
  2. Günahkâr için istiğfarda bulunan.
  3. Ayrılıp giden kimse için duâ eden.
  4. İyiliğe muhtaç olana yardım eden.

“Benim nezdimde sizin en kuvvetliniz, hakkını alıncaya kadar, zayıf olan kimsedir. En zayıfınız da ondan başkasının hakkı alınıncaya kadar, güçlü kimsedir.”

“Îman sadece camilerde (kalmış, hayata aksetmemiş, yalnız şekilde kalmış olursa); mal, cimrilerde; silâh, korkaklarda; yetki, zayıflarda olursa işler bozulur.”

"ÖLÜME KARŞI HAZIR OL!"

“Ne söylediğini, ne zaman söylediğini ve kime söylediğini iyi düşün!”

“Övünmeyiniz! Topraktan yaratılmış ve toprağa dönünce kendisini kurtların ve böceklerin yiyeceği insanın övünmesi neye yarar!”

“Kendini ıslâh et ki, insanlar da sana iyi davransınlar!”

“Şöhretten kaç ki, şeref seni takip etsin.”

“Ölüme karşı hazır ol ki sana ebedî hayat verilsin.”

“Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerim’de vereceği mükâfâtı azâb ile birlikte zikretti ki bu vesileyle kul ibâdete rağbet etsin ve azaptan korksun.”

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2010 Ay: Mart Sayı: 61