Hatem-i Esamm Hazretlerinin Görülmemiş İnceliği

Zerafet

Lâyıkıyla idrâk edilen İslâm ahlâkının nezâket, zarâfet ve inceliği...

Hâtem-i Esamm Hazretlerinin şu misâli çok ibretlidir:

Zayıf, dertli ve perişan bir kadınla konuşuyordu. Kadın, derdini yana yakıla anlatırken, o heyecan içinde kendisinden gayr-i ihtiyârî olarak çirkin bir ses duyuldu. Kadın, bir mum gibi eridi, ezildi, mahvoldu. Şeyh Hazretleri ise, hiçbir şey duymamış gibi muazzam bir vakarla kadına baktı ve elini kulağına götürerek:

“–Söylediklerinizi duymuyorum, çok ağır işitiyorum, yüksek sesle konuşunuz, bağırınız! Ben sağırım!” dedi.

Hatâsının gizli kaldığını zanneden zayıf, dertli ve perişan kadın, bir anda hayâta avdet etmiş gibi ferahladı.

HATEM HAZRETLERİNİN EDEBİ

Hiçbir milletin muâşeret edebinde misli görülmemiş derecede hârika bir incelik olan bu davranışı, Hâtem Hazretlerine “Esamm: Sağır” lâkabını taktırdı. Zîrâ bu hâdiseden sonra da Hâtem Hazretleri, edeb gözetip o kadın vefât edinceye kadar halk arasında kendini sağır olarak gösterdi. Ancak kadının vefâtından sonra etrafındakilere:

“–Artık kulaklarım duyuyor; normal sesle konuşabilirsiniz!” dedi.

İşte lâyıkıyla idrâk edilen İslâm ahlâkının nezâket, zarâfet ve inceliği...

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 2, Erkam Yayınları