Hakk’a İlk İsyan Sebebi

İHSAN

Nefsânî bir şımarıklık içinde; “Ben kendi gücümle kazandım, ben kendi ilim ve kâbiliyetimle elde ettim.” diyerek nefsin hoyratlığına dûçâr olmak yerine; “Bütün nîmetler Sen’in lûtfundur yâ Rabbî!” hissiyâtı içinde “hiçlik” zirvesine ulaşmayı hedeflemelidir.

Rabbimiz buyurur:

“İnsan görmez mi ki, Biz onu bir nutfeden yarattık. Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman kesilmiş!” (Yâsîn, 77)

Asıllarının “hiçlik ve yokluk” olduğunu unutan gâfiller, en büyük mânevî felâket olan benlik, enâniyet ve kibir girdabına kapılmaktan kurtulamazlar.

Nitekim İblis, benliğinden dolayı Allah Teâlâ ile cidâle kalkıştı. Âdem -aleyhisselâm- hakkında, “Ben ondan üstünüm.” dedi, kahroldu gitti.

“BİZDEN DAHA GÜÇLÜ KİM VAR?”

İlâhî bir imtihan îcâbı hazinelere gark edilen Kârun, zekâtını hesap edip tahsil etmek isteyen Hazret-i Mûsâ’ya karşı çıktı, tavır koydu ve büyüklenerek:

“–Bu hazineleri ben kendi ilmimle kazandım.” dedi. O hazinelerin, Rabbinin lûtfu ve imtihanı olduğunu unuttu. Güvendiği hazineleriyle birlikte yerin dibine gömüldü.

Bel’am bin Bâûrâ, nâil olduğu mânevî mazhariyetleri kendine izâfe etti, mağrur bir şekilde hevâsına meyletti. Cenâb-ı Hak da onu, dilini çıkarmış soluyan bir kelp gibi ahmaklaştırarak helâk etti.

Bunlar gibi sayısız misalleriyle tarih şâhittir ki, Cenâb-ı Hakk’ın azamet ve kibriyâ sıfatıyla yarışa kalkışan, Hakk’a karşı “ben” diyen zâlimler, “Bizden daha güçlü kim var?” diye övünen Âd ve Semud gibi güçlü-kuvvetli kavimler, Allâh’ın verdiği zihnî kâbiliyetlerle îcâd ettiği vâsıtalara güvenerek gurur ve kibre kapılanlar, dâimâ ilâhî kahır ve intikamın en ibretli misalleri olarak azap kamçıları altında helâk oldular.

Velhâsıl mü’min, bir nîmete nâil olduğunda dâimâ; Bu Rabbimin fazl u keremindendir.” diyerek nîmeti asıl sahibine izâfe edip şükretmelidir. Nefsânî bir şımarıklık içinde; “Ben kendi gücümle kazandım, ben kendi ilim ve kâbiliyetimle elde ettim.” diyerek nefsin hoyratlığına dûçâr olmak yerine; “Bütün nîmetler Sen’in lûtfundur yâ Rabbî!” hissiyâtı içinde “hiçlik” zirvesine ulaşmayı hedeflemelidir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 2, Erkam Yayınları, 2012