Hakîkî Mümin Nasıl Olur?

İnfak

Bir mü’min, mütevekkil ve sabırlı olmalıdır. Hayâtın fırtınaları karşısında îtidâl ve muvâzenesini kaybetmemelidir. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in başından geçen ağır imtihanları düşünmeli, yedi evlâdından altısını hayâtında iken kaybetmesine rağmen hâlet-i rûhiyesinde en ufak bir sarsılma olmaksızın sergilediği o güzel “rızâ” hâlini hatırlamalı, amcası Hamza -radıyallâhu anh- ve çok sevdiği Mus’ab -radıyallâhu anh- şehid edildiğindeki sabır ve metânetini unutmamalıdır.

Bir hakîkat yolcusunun da bu fânî âlemde iptilâ ve musîbetleri sabırla, unutkanlığı zikirle, nankörlüğü şükürle, isyânı tâatle, cimriliği cömertlikle, hodgâmlığı diğergâmlıkla, şüpheyi yakînle, riyâyı ihlâs ve tevâzû ile, isyânı tevbe ile, gafleti zikir ve tefekkür ile bertaraf edip kalbî bir kıvâma ulaşması zarûrîdir.

Ayrıca, mübârek gün ve geceler ve bilhassa zikrullâh ile ihyâ edilen seher vakitleri, Hakk’a yaklaşmanın bu fânî âlemdeki nûrânî fırsat demleridir. Âhiretin saâdet güneşi, seherlerin alacakaranlığında gizlidir. Hayat ve ölümü âdeta mezcederek yaşamış olan bütün Hak dostları, Allâh’a muhabbet ve haşyet duyguları içinde seher karanlıklarında zikir ve tefekkürle Hak Teâlâ’nın rızâsını aramışlardır. Zîrâ Allâh âşıkları için zikir ve tefekkürden uzak geçen seherler hicran saatleri olmuştur.

ALLAH (cc) YOLUNDA İNFAK

Diğer bir mühim husus da Allâh yolunda infaktır. Âyet-i kerîmede:

“Allâh yolunda infak edin. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atma­yın...” (el-Bakara, 195) buyrulmaktadır.

Müfessirler, bu âyet-i kerîmede ifâde edilen tehlikenin, “fakirlik korkusu veya dünya muhabbeti sebebiyle dînine hizmet etme ve Hakk’ın sesini yüceltme yolunda gayret, fedâkârlık ve infaktan uzak durmak” olduğunu ifâde etmişlerdir. Buna göre bir mü’min, her hâlükârda Allâh yolunda malıyla ve canıyla infak edebilme gayreti içinde olmalıdır. Zîrâ bu hayat gibi, uhdemizde bulunan dünyalıklar da birer emânettir. Bu emânetleri yerinde sarf etmek bir ebediyet kazancı olurken, cimrilik ve rahata düşkünlük sebebiyle bunları biriktirerek nefsine saklamak, âhiret hüsranlığına sebebiyet verir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Son Nefes, Erkam Yayınları, 2013