Hakikat Cesaret İster

İLİM

Ümmetin öncüleri diyebileceğimiz âlimlerin ve liderlerin azimetle amel etmesi ve zâlime karşı cesaretle hakikati haykırması, Hakk’ın yeryüzünde ikamesi adına son derece önemli bir duruştur.

Döneminde büyük çilelere maruz kalan Ahmet İbn Hanbel hazretlerine:

“Tehdit altındasınız, kalbinizle imanınızda sabit kalarak, yalnız dilinizle istediklerini söyleseniz olmaz mı?” dediklerinde, Büyük İmam:

“Hayır, olamaz. Âlimler hakkı söylemekten kaçarsa, câhiller ne yapar? Böyle olursa hakkı ayakta tutmak nasıl mümkün olabilir” cevabını verir.”[1]

HAK SÖZDE SEBAT ETMEK AZİMETLE AMEL ETMEKTİR

Ölüm tehdidi gibi ciddî bir zaruret söz konusu olduğu durumlarda, kalbiyle kabullenmediği halde, diliyle zorbaların istediği cümleleri söylemeye dinimizce ruhsat verilmiştir. Nitekim bu mesele, âyet-i kerimede şöyle beyan edilir:

Kalbi imanla dolu olduğu hâlde zorlanan kimse hariç, inandıktan sonra Allah’ı inkâr eden ve böylece göğsünü küfre açanlara Allah’tan gazap iner ve onlar için büyük bir azap vardır.” (Nahl 16/106)

Bu ruhsatla amel etmeyip hak sözde sebat etmek ise azimetle amel etmektir ki, bunun ecri elbette daha büyük ve öldürülmesi durumunda şehâdet rütbesi gibi yüce bir mertebeye de nâiliyet söz konusudur.

[1] İbrahim Refik, Tarih Şuuruna Doğru, I, 42.

Kaynak: Adem Ergül, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları