Hac Suresinin 55. Ayeti Ne Anlatıyor?

KUR’ÂNIMIZ

Hac suresinin 55. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? İnkârcıların Kur’an-ı Kerim’den hep şüphe edeceklerini bildiren âyet-i kerime; Hac suresinin 55. ayetinin Arapçası, meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Hac suresinin 55. ayetinde şöyle buyrulur:

Hac Suresi 55. Ayet Arapça:

ِ وَلَا يَزَالُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي مِرْيَةٍ مِنْهُ حَتّٰى تَأْتِيَهُمُ السَّاعَةُ بَغْتَةً اَوْ يَأْتِيَهُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَق۪يمٍ

Hac Suresi 55. Ayet Meali:

İnkâr edenler, kendilerine kıyamet ansızın gelinceye yahut da onlara kısır bir günün azabı gelip çatıncaya dek o Kur’an’dan bir şüphe içinde kalırlar. (Hac, 22/55)

İNKÂRCILAR, KUR’AN-I KERİM’DEN HEP ŞÜPHE EDECEKLER

Bilgi:

Şeytan, çeşitli yollarla insana yaklaşarak onun kalbine şüphe ve vesvese atmaya çalışır. İnsan bu şekilde şeytanla her zaman imtihan hâlinde olmuştur. Bu gerçeğin farkında olanlar hakikate tutunur, şeytana aldanmazlar. Zalimler ve kalplerinde katılık olanlar ise o vesveselere aldanıp hakikatten ayrılırlar. İşte kâfirler de ölüp gidinceye kadar Allah Teâla’nın ayetleri hakkında şek ve şüpheden kurtulmazlar. Kıyamet kopunca da iman ve amel sahipleri cennete erecekler, kâfirler de şiddetli azaplara maruz kalacaklardır.

Mesaj:

  1. İnananlar Kur’an’dan şüphe etmezler. Ancak inkâr edenlerin içini hep bir şüphe kemirir.
  2. “İnsanlar uykudadırlar, öldüklerinde uyanırlar.” (Hz. Ali)

Kelime Dağarcığı:

Akîm: Kısır; uğursuz.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

Hac Suresi 55. Ayet Tefsiri:

  1. Bir de Allah, kendilerine ilim verilenler o Kur’an’ın sana Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu bilsin, ona iman etsin, gönülleri de ona karşı tam bir saygı ve bağlanma hissiyle dolsun diye buna müsaade eder. Hiç şüphesiz Allah, iman edenleri her meselede doğru bir yola ve isabetli bir tavra yöneltir.
  2. Buna karşılık küfre saplanıp kalmış olanlar, kıyâmet ansızın tepelerine çökünceye veya kısır ve hayırsız bir günün azabı gelip çatıncaya kadar Kur’an hakkında şüpheler içinde bocalamaktan bir türlü kurtulamazlar.

Şeytanın, peygamberin aleyhine ve küfrün lehine ortaya attığı vesveseler, hasta kalpliler ve hidâyete karşı katı yürekliler için ciddi bir imtihan olur. Çünkü onlar, onun bu ayartıcı sözlerine kanıp gerçeği terk ederler. Doğru yoldan uzaklaşır ve çok derin bir sapıklık içine yuvarlanırlar. Fakat gerçek ilim sahipleri, Peygamberin okuduğu sözlerin, âyetlerin, Allah’tan gelen gerçek sözler olduğunu bilirler, ona iman edip saygı gösterirler. Kalpleri bununla huzur ve itminâna erişir. Allah da onları doğru yola eriştirir. Ancak Abdullâh b. Ömer (r.a.) gerçek ilim sahibi olmanın zorluğunu ifade ederek şöyle demektedir:

“İnsan şu güzel vasıflara sahip olmadıkça gerçek ilim ehli olamaz:

›  Kendisinden üstün olan kimselere hased etmeyecek.

›  Kendinden aşağıda olan kimseleri hakir görmeyecek.

›  İlmine karşılık olarak dünyalık arzu etmeyecek…”

Şimdi söz inkârcılıkta direten kâfirlere getirilip buyruluyor ki:

  1. Buna karşılık küfre saplanıp kalmış olanlar, kıyâmet ansızın tepelerine çökünceye veya kısır ve hayırsız bir günün azabı gelip çatıncaya kadar Kur’an hakkında şüpheler içinde bocalamaktan bir türlü kurtulamazlar.

اَلْعَق۪يمُ (‘akîm) kelimesinin “kısır, uğursuz, hayırsız, sonu olmayan” gibi mânaları vardır. Bundan maksat kıyamet günüdür. Çünkü kıyamet günü bir daha gecesi olmayan ve sonu olmayan bir gündür. Kâfirler açısından da son derece hayırsız, uğursuz, çok feci neticeler doğuran, bütün umutların ve kurtulma çarelerinin sonuçsuz kalacağı bir gündür. Fakat ne çare ki onlar, bu büyük azapla karşılaşıncaya kadar da Kur’an hakkında duydukları şüpheden hiç de vazgeçecek gibi görünmüyorlar.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com