Günün Adamı

Allah`a İman

Ömür, bir defaya mahsus olarak lûtfedilmiş, ne zaman biteceği meçhul, sınırlı bir sermayedir.

Şâh-ı Nakşibend Hazretleri buyurur:

“Derviş fakirler, ehl-i nakittirler, peşin çalışırlar; işlerini yarına bırakmazlar. Bu­nun içindir ki; «es-sûfî, ibnüʼl-vakt: Sûfî, günün adamıdır.» demişlerdir.”

Ömür, bir defaya mahsus olarak lûtfedilmiş, ne zaman biteceği meçhul, sınırlı bir sermayedir. Onun bir ânı bile sonsuz bir saâdet veya felâketin tohumu olabilecek kadar mühimdir. Müʼmin, hayatının her ânını bu şuur ve dikkat ile değerlendirmelidir. Geçen günlerin bir daha geri gelmeyeceğinin idrâkiyle, yaşamakta olduğu her ânı ebedî hayatı için en verimli şekilde değerlendirmenin gayreti içinde olmalıdır. Kendisine âhiret azığı hazırlama hususunda bugününü ganimet bilmeli, yapacağı hiçbir hayrı sonraya ve varlığı meçhul yarınlara bırakmamalıdır. Zira hayırlı amellerini erteleyip de ihmalkârlık gösterenler hakkında; “Yarın yaparım diyenler helâk oldu.” buyrulmuştur.

ÖLÜM GELMEDEN ÖNCE BUNLARI YAPIN!

Cenâb-ı Hak, bu hususta biz kullarını şöyle îkaz buyurmaktadır:

“Ey îmân edenler, sizi ne mallarınız ne de evlâtlarınız Allâh’ın zikrinden alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar hüsrâna uğrayanların ta kendileridir. Herhangi birinize ölüm gelip de: «Ey Rabbim, beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka versem ve sâlihlerden olsam!» demesinden evvel size rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayın. Zira Allah Teâlâ, hiç kimseyi eceli gelince asla geri bırakmaz. Allah ne yaparsanız, hakkıyla haberdardır.” (el-Münâfikûn, 9-11)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları, 2013