Günahlar Bu Ayda Affediliyor

İSLAM

Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerîm’de zamana yemin ediyor. Hayat ırmağımızın hızla akmakta olduğunu, fânî ömürlerimizin büyük bir hızla tükeniş hâlinde bulunduğunu hatırlatıyor. Dünyâ hayâtının kısa bir zaman dilimi olduğunu, asıl hayâtın âhiret hayyâtı olduğunu açıkça beyan buyuruyor. Bizleri gaflete karşı îkaz ediyor.

O hâlde mü’min:

- Allâh’ın lutfettiği zaman nîmetinin kadrini tefekkür edip, onu en kıymetli gâyeler için ve en bereketli şekilde değerlendirme azminde bulunmalıdır.

- Hayâtı amel-i sâlihlerle geçirmenin lüzûmunu idrâk etmelidir.

- Hayat senedinin vâdesi dolmadan, duâ ve tevbede acele etmelidir.

Düşünmek gerekir ki sayılı günlerden ibâret olan dünyâ hayâtı, yine sayılı günlerden ibâret olan Ramazan’a ne kadar da benzemektedir. Bu itibarla, mânevî bakımdan müstesnâ bir lutuf ve kazanç mevsimi olan Ramazân-ı Şerîf’i de büyük bir dikkat ve titizlikle ihyâ etmek îcâb eder.

Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- anlatıyor:

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Ramazan ayında ibâdet husûsunda diğer aylarda görülmeyen bir gayret içerisinde olurdu. Ramazan’ın son on gününde ise kendisini çok daha fazla ibâdete verirdi. Bu günlerde geceyi ihyâ eder, âilesini uyandırır ve izârını bağlardı. (Yâni ibâdet için hazırlıklarını tamamlar ve büyük bir azimle Hakk’a yönelirdi.)” (Buhârî, Fadlu Leyleti’l-Kadr, 5; Müslim, İ’tikâf, 8)

Ramazân-ı Şerîf’i lâyıkıyla ihyâ edenler, sayısız nîmetlere nâil olurlar. Ona duyarsız kalanlar ise, dehşetli bir mahrûmiyette dûçâr olurlar. Zîrâ hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:

Cebrâîl -aleyhisselâm- bana göründü ve; «Ramazan’a erişip de günahları affedilmeyen kimse rahmetten uzak olsun!» dedi. Ben de «Âmîn!» dedim…” (Hâkim, IV, 170/7256; Tirmizî, Deavât, 100/3545)

KAYNAK: Osman Nuri TOPBAŞ, Öyle Bir Rahmet ki, Erkam Yayınları, 2007, İstanbul