Furkân Suresinin 6. Ayeti Ne Anlatıyor?

KUR’ÂNIMIZ

Furkân sûresi 6. âyette ne anlatılmak isteniyor? Furkân Sûresi 6. âyetin Arapçası, meali ve tefsiriyle, Kur’ân-ı Kerîm’in her sırrı bilen Allah Teâlâ’nın katından olduğunu beyan eden hakikatini yazımızda bulabilirsiniz.

Furkân sûresinin 6. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor:

Furkân Suresi 6. Ayet Arapça:

قُلْ اَنْزَلَهُ الَّذ۪ي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ اِنَّهُ كَانَ غَفُورًا رَح۪يمًا

Furkân Suresi 6. Ayet Meali:

(Ey Muhammed!), De ki: “O kitabı göklerin ve yerin sırrını bilen indirmiştir. Şüphesiz O, bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Furkân, 25/6)

HER SIRRIN SAHİBİNDEN GELEN KİTAP: KUR’ÂN-I KERÎM

Bilgi:

İnkârcılar, Kur’an hakkında asılsız iddialarda bulunarak onu yalanladılar. ‘Onu kendisi uydurdu, ya da başkalarından yardım alarak yazdı veya başkasına yazdırdı da kendisi sabah akşam okuyor’ diye, iftiralar ortaya attılar. İşte bu ayet ile Kur’an-ı Kerim’in Allah Teâla’nın katından olduğu, O’nun göklerdeki ve yerdeki her sırrı bildiği açık bir şekilde beyan edilmiştir. Sonrasında da kıyamet gününde inkârcılar için hazırlanmış azap anlatılmıştır.

Mesaj:

  1. Kur’an-ı Kerim, her şeyi bilen Allah katından indirilmiş, apaçık bir mucizedir.
  2. Allah Teâla, kendisine ve Yüce Kitabına inananlar için bağışlayıcı ve merhamet edicidir.

Kelime Dağarcığı:

Sır: Bilinmesi istenmeyen, gizli tutulan şey; anlamak için aklın âciz kaldığı şey.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

Furkân Suresi 6. Ayet Tefsiri:

  1. Kâfirler: “Kur’an, Muhammed’in uydurduğu yalandan başka bir şey değildir; üstelik bir başka grup da bu hususta ona yardım etmektedir” dediler. Böylece onlar korkunç bir zulüm işleyip dehşetli bir yalan uydurdular.
  2. Dediler ki: “Bu Kur’an öncekilerin masallarıdır. Peygamber onu kendisi için başkasına yazdırmıştır. Bu masallar ona sabah ve akşam gizlice okunup duruyor.”
  3. Rasûlüm! De ki: “Bu Kur’an’ı göklerin ve yerin tüm gizliliklerini bilen Allah indirmiştir. Şüphesiz O çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.”

Müşriklerin Kur’ân-ı Kerîm karşısında ileri sürdükleri iddialardan biri, onu Peygamber (s.a.s.)’in kendiliğinden uydurduğu ve bu hususta ona bir kısım insanların yardım ettiği şeklindeydi. Bir diğer iddiaları ise Kur’an’ın ebedî ve ezelî hakîkatleri açıklayan âyetlerini, vuku bulup bulmadığı belli olmayan, vuku bulduysa da ne zaman ve nasıl vuku bulduğu bilinmeyen “öncekilerin masalları” şeklinde vasfetmeleri idi. Her iki iddia da zulüm ve yalanın ta kendisidir. Çünkü Kur’an, bir beşer sözü değil, göklerin ve yerin tüm sırlarını bilen Yüce Allah tarafından indirilen mûcize bir kelâmdır. Onda hiçbir beşerî meleke ve kabiliyetlerle ulaşılamayacak, ancak Allah’ın vahyetmesiyle bilinecek sırlar, gayb âlemine ait bilgiler, kanun ve hakikatler yer alır. İlk günden itibaren benzerinin getirilmesi için açıktan meydan okumasına rağmen, aradan on beş asır geçtiği ve hiçbir zaman Kur’an düşmanları eksik olmadığı halde, hiç kimse onun bir benzerini, hatta onun bir sûresinin benzerini getirmeye güç yetirememiştir. Bu durum, onun doğruluğu üzerindeki tüm şüpheleri kaldırmakta ve onun kelâm-i ilâhî olduğunu kabulü gerekli kılmaktadır.

  1. âyetin “Allah’ın çok bağışlayıcı ve çok merhametli oluşu” ile tamamlanmasının husûsî bir mânası dikkat çekmektedir. Cenâb-ı Hak nihâyetsiz mağfiret ve merhamet vasıflarına sahip olduğundandır ki Kur’an düşmanlarına mühlet tanımaktadır. Yoksa Resûlullah (s.a.s.)’e karşı yalan ithamlarından dolayı kendilerini derhal helak edebilirdi. Ayrıca o zalimlere, inat ve düşmanlıklarını terk edip hakîkate teslim oldukları takdirde, önceki günahlarının bağışlanacağı müjdesini vermektedir.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com