En Şerefli Amel

KUR’ÂNIMIZ

Bütün ilimlerin kaynağı ve hazinesi; mukaddes kitâbımız Kur’ân-ı Kerîm’dir. Bu sebeple en şerefli amel, en büyük zenginlik ve en ihtişamlı saltanat; Kur’ân’ı öğrenmek ve onun tâlimiyle meşgul olmaktır.

Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Kur’ân-ı Kerîm, öyle bir kelâm-ı ilâhîdir ki o, vukû bulacak her türlü fitneye karşı insanı selâmete erdirir. Onda sizden öncekilerin haberleri, sizden sonrakilerin durumları, insanlar arasında meydana gelecek hâdiselerin hükümleri vardır. O, hak ile bâtılı birbirinden ayırır, mâlâyâni değildir.

Kendisini terk eden azgını Cenâb-ı Hak helâk eder. Onun dışında hidâyet arayanı, Allah dalâlete (sapıklığa) düşürür. O, Hak Teâlâ’nın sapasağlam ipi, zikr-i hakîmi ve sırât-ı müstakîmidir. Kendisine bağlananlar hiçbir zaman (bâtıla) sapmaz, onu söyleyen diller yanılmaz.

Âlimler ona doyamaz. Çok tekrar edilmekten dolayı tâzeliğini asla kaybetmez. İnsanları hayrete sevk eden mûcizevî husûsiyetleri bitip tükenmez.

Cinler, onu dinledikleri zaman; «Gerçekten biz, hayranlık veren bir Kur’ân dinledik.»[1] demekten kendilerini alamamışlardır.

Kur’ân’a dayanarak konuşanlar doğru söylerler. Onunla hüküm verenler isâbet ederek âdil davranırlar. Onu tatbik edenler ecir kazanır ve ona çağıranlar dosdoğru yolu bulurlar.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 14/2906; Dârimî, Fedâilü’l-Kur’ân, 1)

[1] el-Cinn, 1.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Âlemlere Rahmet: Hz. Muhammed, Erkam Yayınları