En Mükemmel Örnek

Şahsiyeti

Sıfatı ne olursa olsun, hangi ahvâl içinde bulunursa bulunsun, bir kimse her an ve her hâlükârda, Rasûlullah (s.a.s.) Efendimizʼi kendisi için en mükemmel bir mürşid ve en güzel bir rehber olarak bulur.

Peygamberler sadece vahyi tebliğ etmek için değil, aynı zamanda ona uygun bir hayat tarzı ortaya koymak, her hâdise karşısında örnek bir şahsiyet sergilemek ve böylece insanlığa fiilî bir kıstas olmak üzere gönderilmişlerdir. Allah Rasûlü’nün hayatı ise, asr-ı saâdetten kıyâmete kadar gelecek olan, hayatın her kademesindeki bütün nesillere örnektir.

İnsan, rahmet Peygamberiʼnin hayatından ibret almalıdır.

Eğer servet sahibi zengin bir kişi ise, bütün Arabistan’a hâkim olan, bilumum Arap ulularını kendisine muhabbetle râm eden O yüce Peygamber’in tevâzû ve cömertliğini tefekkür etmelidir. Eğer zayıf tebaadan biri ise, Mekke’de zâlim ve gâsıp müşriklerin zulüm ve tahakkümü altında yaşayan Hazret-i Peygamber’in sabır ve sebâtını örnek almalıdır. Eğer muzaffer bir fâtih ise, Bedir ve Huneyn’de düşmanına galebe çalan cesaret ve teslîmiyet Peygamberi’nin, Mekke Fethiʼnde ise af ve merhametle gönülleri fetheden rahmet Peygamberiʼnin hayatından ibret almalıdır.

Allah göstermesin, eğer mağlûbiyete uğramış biri ise, o zaman da Uhud Harbi’nde şehid ve yaralı ashâbı arasında metânetle dolaşan mütevekkil Peygamber’i hatırlamalıdır. Eğer muallim ise, mescidde Suffe Ashâbı’na ince, rakik ve hassas gönlünün feyzini aktararak ilâhî emirleri öğreten Peygamber’i düşünmelidir. Eğer talebe ise, kendisine vahiy getiren Cibrîl-i Emîn’in önünde edep, dikkat ve iştiyakla oturan Peygamber’in hâlini tasavvur etmelidir.

YETİMİ DÜŞÜN!

Eğer öğüt veren bir vâiz ve emîn bir mürşid ise, Mescid-i Nebevî’nin içinde ashâbına sohbet ederek hikmetler saçan Peygamber’i dinlemeli ve O’nun tatlı sesine kulak ve gönül vermelidir. Eğer hakîkati müdâfaa ve tebliğ etmek, hakkı tutup kaldırmak istiyorsa ve bu hususta kendisini destekleyen bir yardımcısı da yoksa, Mekke’de her nevî yardımdan mahrum bir hâlde iken zâlimlere hakkı îlân edip onları hidâyete dâvet eden Peygamber’in hayatına bakmalıdır. Eğer kimsesiz biri ise, Abdullah ve Âmine’nin yetimleri, ciğerpâreleri olan biricik Mâsûm’u, nurdan Yetim’i düşünmelidir.

Eğer yetişmiş bir genç ise, Mekke’de amcası Ebû Tâlib’in sürüsüne çobanlık yapan peygamber namzedi gencin nezih hayatına dikkat etmelidir. Eğer adâlet tevzî etmeye memur bir hâkim ise, Mekke uluları birbirine girip vuruşacağı sırada Hacer-i Esved’i Kâbe’deki yerine koyma hususunda O’nun sergilediği adâlet ve firâseti düşünmelidir.

Eğer bir zevc ise, Hazret-i Hatîce’nin, Hazret-i Âişe’nin, ezvâc-ı tâhirâtın zevci olan O mübârek zâtın temiz sîretine, derin hissiyâtına ve şefkatine dikkat etmelidir. Eğer bir baba veya dede ise, Fâtımatü’z-Zehrâ’nın babası ve Hazret-i Hasan ile Hazret-i Hüseyin’in dedesi olan Hazret-i Peygamberʼin, evlât ve torunlarına gösterdiği örnek davranışları öğrenmelidir.

EN GÜZEL ÖRNEK

Velhâsıl, sıfatı ne olursa olsun, hangi ahvâl içinde bulunursa bulunsun, bir kimse her an ve her hâlükârda, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizʼi kendisi için en mükemmel bir mürşid ve en güzel bir rehber olarak bulur...

O öyle bir hidâyet rehberidir ki, O’nun sünnetleri vâsıtasıyla her yanlışını düzeltebilirsin. Çığırından çıkan işlerini yoluna koyar, umûrunu ıslâh edersin. O’nun nûru ve rehberliği sâyesinde hayatın handikaplarından kurtulup gerçek saâdeti bulursun!..

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Gönüller Sultanı Efendimize Muhabbet, Erkam Yayınları