En Güzel Hediye

Hadisleri

Ashâb-ı kirâm, Peygamber Efendimiz’den kalan hâtıraların tedâîsiyle duygulanır, onlara çok ehemmiyet verirlerdi.

Abdullah bin Üneys -radıyallâhu anh- anlatıyor:

Efendimiz’in verdiği mühim bir vazifeyi yapıp yanına gelmiştim. Efendimiz, beni evine götürüp bir asâ verdi ve:

“‒Bunu yanında sakla ey Abdullah bin Üneys!” buyurdular.

Asâyı alıp insanların yanına çıktığımda:

“‒Bu asâ da ne?” dediler.

“‒Bunu bana Resûlullah verdi ve yanımda tutmamı emretti.” dedim.

“‒Efendimiz’in yanına dönüp bunu niçin verdiğini de sorabilir misin!” dediler.

Efendimiz’in yanına döndüm ve:

“‒Yâ Resûlâllah! Bu asâyı bana niçin verdiniz?” diye sordum.

“‒Kıyâmet günü benimle senin aranda alâmet olsun diye verdim! Zira o gün insanlardan asâ ve sopa gibi sağlam bir şeye dayananlar çok az olacaktır. (Yani o gün kendisine dayanacak amel-i sâlihleri bulunan insanlar çok az olacaktır!)” buyurdular.

Abdullah -radıyallâhu anh- bu sopayı kılıcına bağlayıp yanından hiç ayırmadı. Vefâtı yaklaşınca onu kefeninin içine koymalarını ve kendisiyle beraber defnetmelerini vasiyet etti. Vasiyeti yerine getirildi. (Ahmed, III, 496)

Ümmü Hânî -radıyallâhu anhâ- şöyle anlatır:

“Efendimiz yanıma geldi ve su istedi, kendisine hemen su ikram edildi. Suyu içtikten sonra kalanını bana verdi. Ben de onu içtim ve:

«‒Yâ Resûlâllah! Ben oruçlu idim, lâkin Senʼden artanı geri çevirmeyi hoş görmedim!» dedim…” (Ahmed, VI, 343, 424)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Fahri Âlem - Habîbi Hüdâ Hz. Muhammed Mustafâ, Erkam Yayınları