En Büyük Hayırlardan Biri

İLİM

En büyük hayırlardan biri, bir insan ihyâsı ve inşâsıdır. Zira biliyoruz ki “Bir insanı diriltmek, bütün insanlığı diriltmek gibidir.” (Mâide 5/32) İnsanı diriltecek nefha ise, gönlü diri ve heyecan dolu samimi bir insandan üflenecek nefhadır.

Aydın Bolak Bey, kendisi gibi bir gönül eri olan Fethi Gemuhluoğlu ile beraber ele ele vermiş, gençliğe hizmet etmenin gerekliliğine inanmış bir hayırseverdir. Birgün Fethi ağabey:

“Bu memleket, pis bir ke­di gibi kendi yavrularını yiyor!” diye dert yanar.

Aydın Beyin Fethi ağabeye cevabı şöy­le olmuştur:

“Biz de yedirtmeyiz be ağacığım!”

Ve Aydın bey, eşi Selma hanımefendi, Selma hanımın kardeşi Ahmet Gürsan ve dayıları Mithat Recai Öğdevin beyler, ülkenin eğitim hizmetine kendi imkânlarını da katmak üzere, 1969’da hedef kitlesi yine gençler olan Türk Petrol Vakfı’nı kurmuşlardır.

AŞK VE CEZBE İNSANI

Vakfın ilk genel sekreteri olan Fethi Gemuhluoğlu, âdeta bir “insan avcısı” gibi çalışmış, gayretli, fakat maddî imkân­dan mahrum gençleri birer birer bul­muştur. Üniversite eğitimlerini yapabil­meleri için onlara Türk Petrol Vakfı’nın imkânlarını sunmuştur.

Fethi Gemuhluoğlu tam bir aşk ve cez­be insanıydı. “Dostluk” ne demektir, onu tanıyınca anlaşılırdı. “Her şeyle dost olun...” derdi, “ancak şu dört şeyle dost olmayın: Uyku ile politika ile makam-mevkî sevgisiyle, para ve mal hırsıyla!”

Aydın beyle niçin iyi dost oldukları, onun bu sözlerinden anlaşılır. Fethi ağabey, burs vereceği gençler­den birine şöyle diyordu:

“Bak kardeşim... Seni tanımam, ananı tanımam, babanı tanı­mam. Ama şuna inanıyorum; Seni kurtarırsak, Türkiye’de bir kişiyi daha kurtarmış oluruz.”[1]

TOPLUMUN İHYA VE İNŞA KAYNAKLARI

İyilik ve takvâda yardımlaşın” (Mâide 5/2) buyurur Yüce Rabbimiz. Buradan şunu anlayabiliriz: İyilik ve takvâ, ancak yardımlaşılarak daha güzel ve kâmil mânâda bir hayat bulur. Ferdî gayretler, elbette önemlidir. Ancak hayrı çoğaltmanın, bereketlendirmenin ve mükemmelleştirmenin yolu yardımlaşmadan geçer. Bunun en güzel misalleri vakıflarımızdır.

Vakıflar, ele ele verip ilâhî rahmeti celbederek, Hak adına O’nun kullarının ihtiyaçlarına derman olma mahalleridir. Bu müesseseler, gönlü merhamet ve muhabbet deryası haline gelmiş insanların elinde olursa, toplumun ihyâ ve inşâ kaynakları hâline dönüşürler.

[1] Hasan Ali Göksoy, “Ahmet Aydın Bolak”, 40 Vakıf İnsan içinde, s. 22.

Kaynak: Dr. Adem Ergül, Medeniyet Öncülerimizden 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları