Dünya'da İki Yol

HAYATIMIZ

Hayatta her şeye nefsâniyet penceresinden bakmaya karar verip kendini o yönde şartlandıran biri, dâimâ kabukta takılı kalır, hiçbir şeyin özüne ve hakîkatine nüfûz edemez.

Hazret-i Mevlânâ ne güzel buyurur:

“Ey insan, dünyadan birbirine zıt iki ses gelir. Acaba senin kalbin hangisini almaya istîdatlı? O seslerden biri Allâh’a yaklaşanların (takvâ sahiplerinin) hâli, diğeri ise aldananların (fısk u fücûra dalanların) hâlidir. Bu seslerden birini kabul ettin mi, öbürünü duymazsın bile! Çünkü seven bir kimse, sevdiğinin zıddı olan şeylere karşı âdeta kör ve sağır olur.”

MEVLÂNÂ'NIN İFADESİYLE HAKK'A YAKINLIK ÇEŞİTLERİ

Mevlânâ Hazretleri, aynı merkezden aldığı tesirlerin neticesi bakımından gönüllerde farklı tecellîler arz etmesini şu misâliyle ne güzel anlatır:

“Hak yakınlığı çeşit çeşittir. Güneş dağa da, taşa da, altına da ışığını düşürür, vurur. Fakat güneşin altına öyle bir yakınlığı vardır ki, o yakınlıktan, söğüt ağacının haberi bile yoktur.

Güneş, kuru dala da, yaş dala da yakındır. Güneş ikisinden de utanır, gizlenir mi?

Fakat zamanı gelince olgun, lezzetli, güzel kokulu meyvelerini yiyeceğin yaş, taze dalın güneşe yakınlığı nerede? Kuru dalınki nerede?

Kuru dal, güneşe yakınlığı yüzünden daha çok kurumaktan başka ne elde edebilir?”

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Şebnem Dergisi 137. Sayı, Temmuz 2016