Dünya Hayatı Bir Rüyadan İbarettir

İHSAN

Allah rızasını arayan mümin nasıl bir dünya hayatı yaşamalıdır?

Mevlânâ Hazretleri buyurur:

“Dünya hayatı bir rüyadan ibârettir. Dünyada servet sahibi olmak ise rüyada define bulmak gibidir. Dünya malı, muayyen bir zaman dilimi içinde nesilden nesile aktarılarak yine dünyada kalır.”

“Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci mercan da nedir; bir sevgiye harcanmadıktan, bir güzele fedâ edilmedikten sonra?”

ALLAH RIZASINI ARAYAN MÜMİN

Dünyanın yegâne kıymeti, âhiret âlemini ihyâ ve îmâr etmek bakımındandır. İnsanın canı ve malı, Allah yolunda fedâ edildiği takdirde bir değer kazanır. Dünya nîmetleri, nazargâh-ı ilâhî olan muzdarip bir gönlün huzur ve tesellî bulmasına vesîle kılınabildiği zaman bir kıymet ifade eder. Aksi hâlde faydasız bir yorgunluk ve ağır bir âhiret hesabı olmaktan öteye geçemez. Âhiretten gafil olarak yaşanan bir dünya hayatı, seraplarla dolu bir fâcia sahrasından ibârettir.

Bu sebeple müʼmin, dünya nîmetlerini ukbâ saâdetine dönüştürmeye gayret etmeli, bunun en güzel yollarından biri olan “gönül alma”yı, kendisine hayat düstûru edinmelidir.

Yûnus Emre Hazretleri ne güzel söyler:

Ben gelmedim dâvî için,

Benim işim sevi için,

Dostʼun evi gönüllerdir,

Gönüller yapmaya geldim...

Refîk-ı Âlâʼnın / En Yüce Dostʼun rızâsını arayan kâmil bir müʼmin de, gerçek dostluğun mâlikiyetle imtizâc etmeyeceğini bilir. Bu itibarla bütün varlığının ilâhî bir emânet olduğu şuur ve idrâki içinde, Allah yolundaki hiçbir fedâkârlıktan kaçınmaz.

Bunun aksine, Allâhʼın lûtfettiği nîmetleri Oʼnun yolunda infâk etmekten kaçınan hasis ve cimri kimseler ise, şu îkâz-ı ilâhînin muhâtabı olmaktan kurtulamazlar:

“…Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azâbı müjdele!” (et-Tevbe, 34)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hz. Mevlana, Erkam Yayınları