Dua Neden Kabul Olunmaz?

DUALAR ve ZİKİRLER

Müʼmin, bu cihânın fânî, âhiretinse ebedî olduğunun şuuru içinde, zaman sermâyesini en güzel şekilde değerlendirmelidir.

Dünyanın çalışıp çabalanacak bir tarla hükmünde olduğunu, iyi veya kötü mahsûlün de âhiret hasadında alınacağını unutmamalıdır. Esâsen, bu hakîkati bilen bir insanın, tembellikle ziyân edilecek bir dakikası bile olamaz. Fakat insanoğlu, bütün bu hakîkatleri çok iyi bilmesine rağmen, gereğini yerine getirmekte ekseriyetle zaaf göstermekten kurtulamaz. Bunun için, bilmek kâfî değildir, ihlâs ile amel etmek gerekir.

DUÂLARIMIZ NİÇİN KABUL OLUNMUYOR?

Bir gün İbrahim bin Ethem Hazretleriʼne:

“–Yaptığımız duâlar niçin kabul olmuyor?” diye sorulur. Hazret şu cevâbı verir:

“–Şundan dolayı kabul olmaz:

–Cenâb-ı Hakkʼı bilirsiniz, buyruğunu tutmazsınız.

–Peygamberʼi bilirsiniz, sünnetlerini yerine getirmezsiniz.

–Kurʼân okursunuz, amel etmezsiniz.

–Hak Teâlâʼnın nîmetlerini yersiniz, şükretmezsiniz.

–Cennetʼi bilirsiniz, onu istemesini bilmezsiniz.

–Cehennem vardır dersiniz, ondan lâyıkıyla sakınmazsınız.

–Ölüm vardır dersiniz, hazırlanmazsınız.

–Ölülerinizi kendi elinizle kabre koyarsınız, ibret almazsınız.

Bu kadar fenâlıkla duânız nasıl müstecâb olsun?!”

FAYDASIZ BEKLENTİ

Demek ki sadece bilmek kâfî değil, ihlâs ile amel etmek şart... Gayret etmeden hayırlı bir netice beklemek, zahmet çekmeden rahmet ummak, külfete katlanmadan nîmete ereceğini temennî etmek; başkasının yemesiyle kendi karnının doyacağını ummak gibi faydasız bir beklentidir. Bu dünyada îmânın gerektirdiği fedâkârlıkları yerine getirmeden, onun uhrevî faydasına erilemez.

Dolayısıyla, ömür nîmeti tükenmeden önce, îmânın gerektirdiği sâlih amellere gayret etmeliyiz. Yüce Rabbimizʼin;

“Bir (hayır) işini bitirince hemen (başka bir iş veya ibadete) koyul ve yalnız Rabbine yönel.” (el-İnşirâh, 7-8) emr-i ilâhîsi muktezâsınca, her an, Allâhʼın rızâsına vesîle olacak amellerin tatbîki veya arayışı üzere olmalıyız.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, İmâm-ı Rabbânî, Erkam Yayınları