Dinimizde İyilik ve Yardımseverliğin Önemi

İHSAN

İslam’da iyilik ve yardımseverliğin önemi nedir?

Gerçek bir infâk ehli olabilmek için, ihsan kıvâmında, yani Cenâb-ı Hakk’ı görürcesine bir kulluk hayâtı şarttır.

İSLAM’DA İYİLİK YAPMANIN ÖNEMİ

Her zaman ve mekânda ilâhî kudret ve azameti görebilmek, gönül gözünün açık olmasına bağlıdır. Gerçek cömertliğe erebilmek için de, yapılan infakların âhiretteki mükâfâtını görürcesine sağlam bir îman lâzımdır. Bu hakîkati Hazret-i Mevlânâ şöyle dile getirir:

“Hazret-i Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

«Kıyâmet gününde verilecek karşılığı iyiden iyiye bilen; bir verdiğine karşılık on verileceğine inanan, her zaman cömertliğini türlü şekilde artırır durur. Cömertlik, bütün karşılıkları görmektir. Bu yüzdendir ki cömertlik ümit ve neşe getirir, verilen şeylerin kaybolduğu korkusunu giderir.»

Cimrilik ise Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in müjdelediği mükâfatları görmemektir. İnciyi görmek, dalgıcı sevindirir. Bu duruma göre, dünyada hiç kimsenin cimri olmaması gerekir. Çünkü hiç kimse karşılığı olmadıkça oyuna giremez. Demek ki cömertlik gözden geliyor, elden değil. İş gören gözdür, görüştür. Gözü görenden başkası cimrilikten kurtulmadı.”

Hakîkaten de cimrilik; hem hayâtın âkıbeti olan ölüm ve sonrasına karşı bir kalp körlüğüdür, hem de her şeyi yaratıp kullarına lutfeden Rabbimize karşı dehşetli bir nankörlüktür.

Yine Hazret-i Mevlânâ’nın îkâzı ne müthiştir:

“Irmak kıyısında oturup da suyu esirgeyen, ırmağı görmeyen kör bir kişidir.”

Rabbimiz, âyet-i kerîmelerde biz kullarını böyle bir gönül körlüğüne ve nankörlüğe dûçâr olmaktan açıkça îkaz buyurmaktadır:

“Size ne oluyor ki, Allah yolunda infâk etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mîrâsı Allâh’ındır!..” (el-Hadîd, 10)

“...Göklerin ve yerin hazineleri Allâh’a âittir. Fakat münâfıklar bunu anlamazlar.” (el-Münâfikûn, 7)

“İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz...” (Muhammed, 38)

Yani kimin mülkünde yaşıyoruz, kimin verdiği rızıkla rızıklanıyoruz ve neticede kimin malını kimden esirgiyoruz?

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 1, Erkam Yayınları