Cenaze Nasıl Kefenlenir?

Kefen nedir? Cenazenin kefenlenmesi nasıl yapılır? İslam’da erkek ve kadının kefen sayısı ve kefenlenme şekli.

Ölen erkek veya kadını, bedenlerini örtecek şekilde kefenlemek farzdır. Cenazenin yıkanıp kurulanmasından sonra sarıldığı beze “kefen” denir.

ERKEK VE KADININ KEFEN SAYISI VE KEFENLENME ŞEKLİ

Erkeğin kefeni; biri gömlek (kamîs) yerini, biri don ve etek (izâr) yerini ve biri de sargı (lifâfe) yerini tutmak üzere yensiz ve yakasız, çevresi dikişsiz üç kat bezden ibarettir. Kadının kefeni ise; bu üç kata ilâve olarak bir baş örtüsü ve bir de göğüs örtüsü olmak üzere beş kat bezdir. Bunlar sünnet üzere kefenleme için gereklidir. İlke olarak kefen, ölen kişinin mal varlığına uygun olmalıdır. Bu sayıda parça bez bulunamazsa, erkek için izâr ve lifâfe ve kadın için bu ikisine ilâve edilecek bir baş örtüsü ile yetinilebilir. Buna kefen-i kifâye denir. Bu kadarı da temin edilemeyip, erkek ve kadın için sadece bir kat bez bulunduğu takdirde, ölü tek parça beze sarılarak gömülür ki buna da kefen-i zarûret denir. Nitekim sahabeden bir kısmı zaruretten dolayı, sahip oldukları elbiseleriyle kefenlenip defnolunmuşlardır.[1]

Kamîs; boyun kısmından ayaklara kadar uzanan gömlek yerinde bir bezdir. İzâr; bir don veya eteklik yerinde, baştan ayağa kadar uzanan bir bezdir. Lifâfe ise; sargı yerinde olup, baştan ayağa kadar uzanan, baş ve ayak tarafından düğümlenen bir bezdir. Bu yüzden izârdan biraz daha uzundur.

Kefenin beyaz pamuklu bezden olması daha faziletlidir. Yeni olması veya yıkanmış bulunması gerekmez. Ölüye sarılmadan önce kefenin birkaç defa güzel kokulu şeylerle tütsülenmesi âdettir.

Kadının saçları ikiye ayrılarak örgü yapılır ve kefen gömleği üzerinden göğsü üstünde toplanır. Onun üzerine başörtüsü yüzüyle birlikte örtülür. Sonra üzerine izâr sarılır ve izârın üzerinden  göğüs örtüsü bağlanır. Daha sonra lifâfe sarılır.

Kefen, kişiye sağlığında iken gerekli olan tesettürün bir devamı olup, vefat eden kişinin kendi malından karşılanır. Malı yoksa nafaka yükümlüsü hısımlarının bunu karşılaması gerekir. Böyle birisi de yoksa, diğer müslümanların techiz ve tekfin masraflarını karışalaması gerekli olur. Bu harcamaları, İslâm toplumu adına bir kamu kurumu veya vakıf gibi kurum da  karşılayabilir.

Evli iken ölen kadının malı bulunsun veya bulunmasın, onun kefen masrafı kocasına aittir. Hanefîlerde fetvâya esas olan görüş budur. İmam Muhammed’e ve İmam Şâfi’ye göre ise mal bırakmayan kadının techiz ve tekfin masrafları nafaka yükümlüsü olan hısımlarınca karşılanır.

Dipnot:

[1] bk. Buhârî, Cenâiz,19-29; Ebû Dâvud, Cenâiz, 29-32.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları