Cebrail Aleyhisselâm'ın Duası

RAMAZAN ÖZEL

Ramazân-ı Şerîfʼi lâyıkıyla idrâk edip güzelce ihyâ edebilirsek, yani onu ibâdetlerle, güzel ahlâk tezâhürü amel-i sâlihlerle değerlendirip ferdî ve ictimâî kulluk vazifelerimizi lâyıkıyla îfâ edebilirsek, ilâhî af vaadi bizleri bekliyor. Fakat bunun zıddına, bu ilâhî rahmet hazinesine bîgâne kalıp ihmâlkâr davranırsak, ilâhî rahmetten mahrûmiyet tehlikesi mevcut… Yani bu kadar mühim, hassas ve kıymetli bir zaman dilimindeyiz…

RAMAZAN'IN FAZİLETİ

Cenâb-ı Hakk’a hamdolsun ki, bizleri yine mübârek Ramazanın uhrevî iklîmine kavuşturdu. Ramazân-ı şerîf, ömür takvimi içerisinde müstesnâ bir lûtuf ve rahmet ayı… Mü’minler için mânevî kıymetlerle dolu ilâhî bir hazîne… Nitekim bir hadîs-i şerîfte:

“Eğer kullar, Ramazanın fazîletlerini bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temennî ederlerdi…” buyruluyor. (Heysemî, c. III, sf. 141)

GEÇMİŞ GÜNAHLAR BAĞIŞLANIYOR

Bu mübârek ay, ilâhî affın âdeta tuğyân ettiği bir arınma mevsimi… Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bu hakîkati ifâde sadedinde:

“Kim fazîletine inanarak ve ecrini Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” buyuruyor. (Buhârî, Savm, 6)

RAMAZAN AYINDA RAHMETTEN MAHRUM OLANLAR

İlâhî rahmet ve mağfiret pınarı olan Ramazana kavuşup da onunla yıkanmadan, günah kirlerinden arınmadan geçen bedbahtlara ise; “rahmetten uzak olsunlar” buyruluyor. Bu hakîkati Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle bildiriyor:

“Cebrâîl -aleyhisselâm- bana göründü ve; «Ramazana erişip de günahları affedilmeyen kimse rahmetten uzak olsun!» dedi. Ben de «Âmîn!» dedim…” (Hâkim, IV, 170/7256; Tirmizî, Deavât, 100/3545)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2011 – Ağustos, Sayı: 306, Sayfa: 032