Büyük Velilerin Yolu

İHSAN

Bu yol alelâde, düzmece yapılmış bir yol değil büyük velilerin yoludur.

Bizim yolumuz büyük velîler yolu. Alelâde, düzmece yapılmış bir yol değil. Abdülkâdir-i Geylânî Hazretlerinin, Şâh-ı Nakşibend Hazretlerinin ve emsali gibi Cenâb-ı Hak dostlarının hayatlarına gıbta ediyoruz.

BÜYÜK VELİLERİN YOLU

Biz madem onları seviyoruz, onların yolundayız; gayret edildi mi Cenâb-ı Hak aynı neşeyi bize de verir. Çünkü Cenâb-ı Hakk’ın hazinesi geniş. Olsa da olmasa da nasibimize göre olanı alırız; yalnız bu hususları dikkatle yapacağız. Bu işi ciddi olarak, seve seve yapalım ki terakkî edelim.

Sonra, her şeyin Hak’tan olduğunu bileceğiz. Hak, hukuka dikkat edeceğiz. Ailemize hürmetli ve şefkatli olacağız. Noksanlıkları varsa telafi edeceğiz. Kendi haline bırakmayacağız. Mücadele vs. muvafık değil, hep şefkatle muamele edeceğiz. Nasıl bir anne evlâdının ne kadar kötü hali olursa olsun bu bunu terkeder diye örtbas eder; herkes de birbirine böyle olacak. Ufak bir konuda hemen dirsek çevirmek muvafık değil.

Dersimizi yapacağız, sohbete devam edeceğiz. Zaten biz bunları yaparsak kötü huylarımız iyi huya döner.

Bazı insan kinci olur, haset, tecessüs sahibi olur, kibirli olur... Bunlar, Allah muhafaza etsin, sevilmeyen ahlâklar. Fakat biz gönlümüzü Cenâb-ı Hakka verdikçe güzel güzel hasletler teessüs eder. Şefkatli, merhametli, hoşgörülü oluruz. Niye? Çünkü Cenâb-ı Hakkı biliyoruz. Bilenle bilmeyen bir olur mu? Olmaz. Cenâb-ı Hakk’ın izniyle böyle güzel huylara dönüş yapmış oluruz. İşte bu yolun kıymetini bilelim.

BU YOLUN ÂDÂBI

Sohbetlere devam etmek bu yolun âdâbındandır. Sohbetlerde okunan âyet-i kerime, ehadisi şerife, enbiyaullah, sahabe ve kibar-ı ehlullah menâkıbları gibi ruha inşirah ve bilgi veren şeyler okunduğunda dünya keder ve üzüntüleri, kalbden çıkar yerini Allah, peygamber ve İslâm büyüklerinin sevgisi kaplar. Bu sebeble keder, üzüntü gider, huzur gelir. Dünya sevgisi gider, Allah sevgisi gelir. Hırçınlık huysuzluk gider, yumuşak güzel ahlâk gelir. Vücud yorgunluğu gider, zindelik, şevk hali gelir. Kendini beğenme hassası gider, tevazu hali gelir. İnsanlara karşı husumeti gider, insanları sever hale gelir. Farkına varmadan daha bu gibi bir çok güzel hasletler tecellî eder.

Dikkat edilecek bir husus da sohbetteki bu halini ikinci sohbete kadar devam ettirmek olmalıdır. (Bunun da ilacı: Dünyacılardan, mâlâyanicilerden arkadaşlığı azaltmak, sâlih, yani ihvanın ciddi, vakarlı, ahlakları güzel, az konuşanları ile arkadaşlığı çoğaltmak.)

VÜCUDUNU ALLAH YOLUNDA KULLAN!

Bir de gözü, kulağı, dili, kalbi Allah’ın yolunda istimal etmektir.

Meselâ göz haram şeylere bakmak için değil, semavata bakıb Cenâb-ı Hakk’ı anmak, Kur’an ve faideli kitaplar okumak için.

Dil; gıybet, bühtan, dedikodu, kalb kıracak sözler sarf etmek için değil, nasihat etmek, Kur’an okumak, dua etmek, gönül alacak tatlı, faideli sözler söylemek için.

Kulak; dedikodu, çalgı gibi şeyler dinlemek için değil, nasihat dinlemek, Kur’an dinlemek, her sesden Cenab-ı Hakk’ın varlığını duymak için yaratılmıştır.

Bazı sâlikler ilk devrelerde çok güzel halleri olduğu halde, sonraları terakki edecekleri halde gerilemektedirler. (Letaif bakımından terakki etseler dahi) Sebebine gelince her sâlikin halini kopye etmektendir, yani hatalı, ahlâkı zayıf, dedikoducu sâliklerin de hak yolunda olduklarını zan etmeleri sebebiyle...

Hak yolundaki sâlikler tıpkı bir çiçek bahçesine benzerler, en nâdide çiçekler güller de bulunabilir, ısırgan otları, dikenler de.

Güller Hak yoluna ihlâsla tam yönelmiş, dedikodu, gıybet bilmeyen, mütevazi, merhametli herkesle geçimli, daima kendi nefislerinin hatalarını görenlerdir.

Dikenler ise her ne kadar en ulvî yola kabul edilmiş iseler de, fıtratdan zayıf oldukları için kendilerini güzel ahlâk ile bezeyemeyenlerdir.

Kaynak: Sâdık Dânâ, Altınoluk Sohbetleri-6. s. 65-10