Birbirini Yıkayan İki El Gibi Ol

HAYATIMIZ

Rabbimiz; mü’minlerin, birbirini yıkayan iki el gibi olmalarını arzu etmektedir. Birbirini yıkayan iki elden maksat; birbirinin maddî-mânevî noksanını telâfî etmek, ayıp ve kusurlarını örtüp affetmek, ihtilâfları husûmet ve dargınlığa dönüştürmemek için; “Ben haklıyım, sen haksızsın!” gibi münâkaşaları terk ederek her hâlükârda İslâm kardeşliğini yaşatabilmektir.

Kâmil bir mü’minin fârik vasıflarından biri de geçim ehli olmasıdır. Nitekim Efendimiz (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Mü’min, başkalarıyla ülfet eder (hoş geçinir) ve kendisiyle ülfet edilir. Kimseyle ülfet etmeyen ve kendisiyle de ülfet edilmeyen kişide hayır yoktur.” (Ahmed, II, 400, V, 335)

 

Rabbimiz; mü’minlerin, birbirini yıkayan iki el gibi olmalarını arzu etmektedir. Birbirini yıkayan iki elden maksat; birbirinin maddî-mânevî noksanını telâfî etmek, ayıp ve kusurlarını örtüp affetmek, sevincini de üzüntüsünü de paylaşmak, yâr olup bâr (yük) olmamak, birbirine dâimâ hakkı ve hayrı tavsiye edip bâtıl ve şerden sakındırmak, ihtilâfları husûmet ve dargınlığa dönüştürmemek için; “Ben haklıyım, sen haksızsın!” gibi münâkaşaları terk ederek her hâlükârda İslâm kardeşliğini yaşatabilmektir. Zira bu husustaki ilâhî emir çok açıktır:  “…Siz (gerçek) mü’minler iseniz Allah’tan korkun, (mü’min kardeşleriniz ile) aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlü’ne itaat edin.” (el-Enfâl, 1)

 

Allah Teâlâ, her insanın iç dünyasını birbirinden farklı yaratmıştır. Bu sebeple topluluğun bulunduğu yerde görüş farkının vukû bulması gâyet tabiîdir. Mühim olan, her farklı düşünceyi İslâm’ın telkîn ettiği kardeşlik rûhuyla telif ederek, gönüllerde husûmet ve ayrılıklara mahal vermemektir.

 

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Gönül Bahçesinden Öyle Bir Rahmet ki, Erkam Yayınları, 2007, İstanbul