Bir İnsan Yanındakini Büyüttüğü Kadar Büyür

İLİM

Esasen bir insan, yanındakini büyüttüğü kadar büyür. Meyveli ağaç haline dönüşür. Büyümüş insanlardan hürmet görecek bir konumda olmak, hiçbir zaman küçümsenecek bir seviye değildir. Ancak küçük hesaplar peşinde olanlar, bu nevi büyük düşüncelere sahip olamazlar.

Hasan Sezâî hazretlerinin halifelerine ve muhtelif kişilere gönderdiği mektuplar Mektûbât-ı Hazreti Sezâî isimli bir kitapta toplanmıştır. Burada yer alan mektupların üslubundaki samimiyet, tevâzu, bir şeyh efendinin halifesine hitap ederken kullandığı dilin sıcaklığı dikkate değerdir. Halifesi Mehmed Dede’ye gönderdiği bir mektupta şöyle buyurur:

“Oğlum! Canım! Hak Teâlâ’nın feyzine ve keremine dâima mazhar olup, an be an terakkide olasın. Bir an nefsine rahat vermeyip mücâhededen uzak kalmayasın ki, müşâhedenin yurdu mücâhededir. Bir yeri zirâat etmeden tohum eksen, bir şey hâsıl olmaz. Tâlibleri daima mücâhedeye teşvik edip seher vaktine riâyet edesin ve ettiresin ki ilâhî füyûzâtın geldiği vakit o vakittir. Teveccühünde, gayriyet komayıp bizimle ayniyet bulasın. Yolumuz birlik yoludur. Cenâb-ı Allah’ın o kadar feyz ü keremine mazhar olmanı isterim ki yanında naçiz bir katre olayım.”[1]

ŞÜKÜR VESİLESİ SAYILACAK NİMET

Çırağını kıskanan usta çoktur. Yerimi alacak diye ekibin öne çıkan başarılı elemanlarını geri bırakıp gözden düşürmek isteyen, dar gönüllü idarecilere de sıkça rastlanılır. Fakat kâmil ve ârif insanların gönül iklimi, “şerh-i sadr” (gönül açılması) nimetine mazhar olduğundan, onlarda bu nevi hamlıklar görülmez.

Onlar, yetişmesine vesile oldukları kimselerin terakkilerini, kendileri için şükür vesilesi sayarlar. Bu güzel niyetleri ve davranışları sayesinde de, onların sâlih amellerinden amel defterlerine ecirler yazdırırlar.

[1] Tarık Velioğlu, Osmanlı’nın Manevi Sultanları, s. 243.

Kaynak: Dr. Adem Ergül, Medeniyet Öncülerimizden 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları