Beyan Mucizesi Kuran-ı Kerim

İMAN

Kur’ân-ı Kerîm, ilâhî kitapların «hıtâmuhû misk» kabîlinden hepsini şâmil ve en mükemmelidir.

Semâvî kitapların en büyük husûsiyeti hiç şüphesiz ilâhî vahye istinâd etmeleridir. Ancak bugün bu vasıf sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsus husûsiyet olarak karşımıza çıkar. Zîrâ diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra büyük bir beşerî tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve nihâyet bir insanın kaleme aldığı kitaplar hüviyetine bürünmüştür. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de bu durum olmuştur. Bununla birlikte son olarak inzâl olunan Kur’ân-ı Kerîm son olmak itibarıyla da bizzât ilâhî muhâfaza altındadır. O, kıyâmete kadar kendisini ilâhî ifâdeyle şöyle takdîm eder:

“Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddiânızda doğru iseniz Allâh’tan gayrı şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın.” (el-Bakara, 23)

Bu ilâhî te’yîdle Kur’ân-ı Kerîm, bütün asırlara meydan okuyarak bir beyân mûcizesi hâlinde devam etmektedir. Onda bize bir kurtuluş reçetesi mâhiyetinde takdîm edilen temel hususlar kısaca şunlardır:

1. Âmentü (îmân esasları) ve amel-i sâlihler,

2. İnsanın sûret yapısıyla alâkalı olarak yaratılış safhaları; dünyâya gelişi, yaşayıp ölmesi vs. ve sîret yapısıyla alâkalı olarak da nefse âit ham vasıflar ile rûha âit kâmil hasletler ve insanın ham vasıftan kâmil vasfa yükselebilmesi için nefis tezkiyesi ile kalb tasfiyesi,

3. Kâinât manzûmesi; yedi kat semâvât, güneş, ay, yıldızlar, tabiat hâdiseleri, gölgenin uzaması-kısalması, yağmur, gece gündüz deverânı, yer ile gök arasında yaşayan varlıklar ve husûsiyetleri,

4. Târihî bilgiler; milletlerin müsbet ve menfî hâllerinin dünyâ ve âhıretteki durumları, ilâhî intikâm tecellîleri, peygamberler ve kavimlerinin kıssalarındaki sayısız hisseler, geçmişten ibretler,

5. Bir taraftan ezel, diğer taraftan ebed iklîmine uzanan engin bir tefekkür ve tezekkür deryâsı...

 Kaynak: Osman Nûri Topbaş, İslam İman İbadet

KURAN-I KERİM OKUMANIN FAYDALARI