Batı'da Müslümanların Ruhunu Yansıtan Mekânlar

GÜNDEM

Batı’da camiler, sadece ibadet yerleri değil; Müslüman kimliğinin, kültürünün ve ruhunun derin izlerini taşıyan mekânlardır. Marwan Bassiouni’nin fotoğraf serisi, bu kutsal alanları sıradan bir batı manzarasının parçası olarak yeniden keşfederken, İslam’a dair algıları da sorguluyor.

Marwan Bassiouni Hollanda’da yaşayan bir sanatçı. 1985 yılında Mısırlı bir baba ve Amerikalı bir annenin çocuğu olarak İsviçre'de doğdu. Fotoğrafçılığa olan ilgisi başladığı sıralarda, yirmi dört yaşına kadar dindar bir Müslüman değildi. İsviçre Alpleri'ndeki bir kayak merkezindeki restoranda çalışıyor ve orada yaşıyordu.

Her gün diğer çalışanlar ayrılıp da dağın tepesinde yalnız kaldığında, telefon kamerasıyla manzarayı fotoğraflamaya başladı. Daha sonra, moda çekimlerinde ticari bir fotoğrafçıya yardımcı oldu ve ardından Arap Baharı döneminde bir insan hakları örgütü için belgesel film yapımcısı olarak çalıştı. Camilerin hem içini hem de dış ortamlarını aynı anda tasvir eden fotoğraflar çekerken, İslam'a dair popüler algıları sorgulamak istiyordu.

YENİ HOLLANDA GÖRÜNÜMLERİ

Bassiouni, fotoğraf serisine 2018'de Hollanda'da başladı ve Lahey'de sanat okuluna giderken ülkeyi dolaşarak yaklaşık yetmiş camiyi ziyaret etti. Bu fotoğraflardan oluşan ilk kitabını, "Yeni Hollanda Görünümleri" adıyla 2019'da yayınladı. Son iki yılda projesini Birleşik Krallık ve İsviçre'ye de genişletti. Projesini bir tür portre çalışması olarak gördüğünü söyleyen sanatçı ruhu olan mekânları fotoğrafladığını ifade ediyor.

Bassiouni’nin “Yeni Batı Görünümleri”ndeki fotoğrafları aynı anda iki yeri yakalıyor. Serideki her resim bir caminin içinde, kameranın pencerelere doğru bakacak şekilde binaları veya manzaraları ortaya çıkaracak şekilde çekilmiş. Ancak resimler, renkli veya soluk, süslü veya sade olabilen camilerin iç mekânlarına da eşit ağırlıkta yer veriyor. Her fotoğraf doğal ışıkla ve biri iç mekân, diğeri dış mekân için olmak üzere iki pozlamaya sahip. Daha sonra görüntüler, gerçekte görünenlere mümkün olduğunca yakın bir sahne üretmek için dijital olarak birleştiriliyor.

Medya tarafından kolayca sömürülen Batı hayal gücünde, cami genellikle uğursuz entrikaların yeri olarak gösterilir. Bassiouni’nin çalışmaları, içeriden alternatif bir bakış açısı sunuyor. İslam sanatının estetik değerlerinden etkilenen bu bakış açısının özünde tevhid var. “İslami bakış açısından, şeylerin yaratılma biçimine saygı göstermeye çalışıyorsunuz” diyor, bu yüzden şeyleri değiştirmek istemezsiniz ve daha iyisini yapamazsınız. Doğal bir denge ve uyum var.”

Fotoğraflardaki camilerin bazıları önceden sinema, kilise, gece kulübü ya da çeşitli kulüpler gibi başka amaçlarla kullanılmış mekânlar. Artık zeminleri renkli halılarla kaplı ve duvarları Kuran ayetleriyle süslenmiş olsa da, bazen geçmişin izlerine rastlamak mümkün. Sergilerde büyük boyutlu olarak sunulan fotoğraflar, izleyicilere adeta caminin içindeymiş gibi hissettiriyor.

Bassiouni, izleyicilerin zamanla fotoğrafa baktıklarını unutup, camileri dışarıdaki manzaranın ayrılmaz bir parçası olarak görmelerini amaçlıyor. Ancak sanatçı Batı'daki İslam karşıtı önyargıların ve nefret suçlarının hâlâ ciddi bir sorun olduğunu da hatırlatıyor. Projesindeki fotoğrafların camilerin isimlerinin olmaması bu yüzden. Sanatçı bugünlerde projesini genişletmek için ABD ve Kanada’yı ziyaret ediyor. Kendisine başarılar diliyoruz.  

BASSİOUNİ: İSLAM ARTIK BATILIDIR

İslam her şekil ve renkte gelir, kimseye yabancı olduğu söylenemez. Doğulu olduğu kadar Batılıdır ve birçok ülkenin yerel kimliğinin ve manzarasının bir parçasıdır. Ocak 2018'den beri, manzaradaki varlıklarını içeriden belgelemek için çeşitli ülkelerdeki camileri ziyaret ettim. Şehirlerin, banliyölerin, köylerin, sanayi bölgelerinin ve uzak alanların kalbine gittim. Nehirler, göller ve dağlar boyunca tüm ülkenin camilerinde gezdim.

Camiler bugün, yerel mimarinin şekil ve renklerine uyum sağlayarak, tuğla, ahşap ve diğer çeşitli malzemelerden minareler ve ibadethaneler şeklinde Batı manzarasının bir parçası haline gelmiştir. Yolculuğum sırasında yalnızca Müslümanların bugün yaşadığı yerlerin çeşitliliğine değil, aynı zamanda Müslüman toplumunun kendi içindeki çeşitliliğe de şahit oldum. Batı'daki Müslümanlar, en yaygın olanları satmak gerekirse Fas, Türk, Pakistan, Hint, Yemen, Surinam, Mısır, Somali, Irak, İran, Endonezya, Tunus ve Lübnanlı kökenlidir. Bu ülkelerde İslam’ı kabul eden yerel halkın sayısının da giderek arttığını unutmamak gerekir. Her birinin kendine özgü gelenekleri ve cami estetiği vardır.

Bu proje, birçok insanın Batılı Müslümanlara karşı olumlu ve saygılı tutumunu yansıtan camilerin sayısı olmasaydı mümkün olmazdı. Ancak, bu herkes için söylenemez; yeni bir dini alt grubun kabulü tartışmasız veya mücadelesiz olmaz. Ne yazık ki Müslümanlar nefret suçları söz konusu olduğunda en çok hedef alınan azınlıktır ve son terör saldırıları Müslümanlara yönelik İslamofobi, ırkçılık ve yabancı düşmanlığının artmasına katkıda bulunmuştur.

Dahası, çalışmalar çoğu Batı medyasının Müslüman halkları temsil etmede önyargılı olduğunu ve bu çok etnikli ve çok kültürlü azınlık demografisine karşı olumsuz ve hoş karşılanmayan duygulara katkıda bulunduğunu göstermektedir. Projemizde yer alan camiler, güvenliklerinden endişe eden cami temsilcilerinin isteklerine saygı göstermek için ismi açıklanmadan bırakıldı. Bu serideki tüm fotoğraflar, gerçek camilerin orijinal çevrelerindeki görünümlerini belgelemektedir.

Tarih boyunca, İslam'ın imajı, dinin temsil edilme ve algılanma biçimi üzerinde güçlü bir etkisi olan siyasi çatışmaların ortasında kalmıştır. Müslüman dininin bu temsilleri, hem Batılıları hem de bazı Müslüman Batılıları, dinin gerçek özü ve mesajı hakkında bir şekilde yanlış bilgilendirmiştir. Bu nedenle, bugün yaşayan birçok Müslüman, Müslüman dininin kendisinden çok, biz Batı'nın İslam'ı nasıl algıladığı, düşündüğü ve temsil ettiği konusunda daha fazla şey söylemektedir. Karşıt gibi görünen şey aslında birdir. Bilinmeyen bir bakış açısından perdeleri açan bu gerçeklik Batı camilerini sıradan bir Batı görüşünün parçası haline getirmiştir.

Kaynak: Mehmet Köprülü, Altınoluk Dergisi, Sayı: 471