Bakara Suresinin 93. Ayeti Ne Anlatıyor?

KUR’ÂNIMIZ

Bakara suresi 93. ayette ne anlatılıyor? Bakara suresinin 93. ayetinde anlatılmak istenen nedir? İnancın yaşantıyı belirlediğini bildiren ayet; Bakara suresinin 93. ayetinin meali ve tefsiri.

Bakara suresinin 93. ayetinde buyrulur:

قُلْ بِئْسَمَا يَأْمُرُكُمْ بِه۪ٓ ا۪يمَانُكُمْ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ

De ki: “Eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!” (Bakara, 2/93)

NASIL İNANIYORSANIZ ÖYLE YAŞARSINIZ!

Bilgi

Yahudiler, Peygamberimiz (s.a.s.) onları İslam’a çağırdığında O’nu ve Kur’an’ı inkâr ettiler ve yalnızca kendilerine indirilen Tevrat’a inanacaklarını söylediler. Aslında onlar Tevrat’a da gereği gibi iman etmiyor, ona aykırı davranıyorlardı. Çünkü Tevrat’ta cinayet yasaklandığı hâlde onlar geçmişte bazı peygamberleri öldürmüşlerdi. Yine o kutsal kitap Hz. Peygamber’i (s.a.s.) müjdelediği hâlde onlar buna inanmamışlardı. Aslında onların iman dediği şey, kendi arzularını Tevrat’ın hükmü yerine koymaktan ibaretti. Bu ise gerçek bir iman değildi.

Mesaj

  1. Mümin, imanın gereğini yerine getirir.
  2. İyilik, Allah’ın peygamberler vasıtasıyla emrettiği; kötülük de peygamberler vasıtasıyla sakındırdığı şeylerdir.

Kelime Dağarcığı

Mümin: İnanan, din adına tebliğ ettiği konularda peygamberi tasdik eden.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

  1. Bir zamanlar Tūr dağını üzerinize kaldırarak, Tevrat’a göre yaşayacağınıza dâir sizden söz almış ve: “Size verdiğimiz kitaba bütün gücünüzle sarılın ve ona kulak verin” demiştik. Onlar ise: “Duyduk, ama itaat etmiyoruz” dediler. Çünkü inkâr etmeleri yüzünden kalplerindeki buzağı sevgisi iliklerine işlemişti. Onlara de ki: «Eğer iddia ettiğiniz gibi mü’minseniz, bu inancınız size ne kötü şeyler emrediyor!”

Cenâb-ı Hak büyük bir mûcize gösterip Tûr Dağı’nı şemsiye gibi üzerlerine kaldırmıştı. (bk. Bakara 2/63; Nisâ 4/154) İsrâiloğulları bu ilâhî kahır tecellisi karşısında zorla îman ettiler ve söz verdiler. Bu ilâhî mûcizeler ve tehditler altında onlara “Tevrat’ta size emredilen şeylere bütün gücünüzle sarılın ve güzelce dinleyip itaat edin!” denildi. Ancak onlar, “Duyduk, ama itaat etmiyoruz” (Bakara 2/93) deyip günahkâr tavırlarına devam ettiler. Bu küfürleri onları öyle kötü bir hâle sürükledi ki fıtratları, düşünme ve anlama kabiliyetleri bozuldu. Altından yaptıkları bir buzağıya tapacak kadar aklî ve mantıkî fesâda uğradılar. (bk. Bakara 2/51, 54; Nisâ 4/153; A‘râf  7/152) Doğru yoldan ayrılınca, kendilerini altın buzağı sevdâsına kaptırdılar. Bütün düşünce, konuşma, hareket ve görünüşleri putperestlikle doldu. Boyanın elbiseye içirilmesi gibi, buzağı şeklinde yaptıkları altın puta tapmanın rengine boyandılar. Nasıl ki su, topraktan çıkan bitkilerin hayat kaynağıysa, aynen bunun gibi buzağıya tapma sevgisi de onlardan çıkan davranışların kaynağı oldu. İşte küfür, insanı bu şekilde durmadan alçaltır ve nihâyetinde aşağıların en aşağısına sürükleyip perişan eder.

İsrâiloğulları’nın altından bir buzağı yapıp onu ilâh edinmeleri, onların âhireti terk edip tamamen dünyalık toplamaya yöneldiklerini göstermektedir. Bir müddet sonra, âdeta parayı ilâh edindiler. Bu yanlış yolda o kadar ileri gittiler ki sonunda altından bir put yapıp ona tapınmaya başladılar ve böylece içlerindeki duyguyu herkesin göreceği şekilde müşahhaslaştırdılar. Bugün de “altın” denildiğinde yahudilerin akla gelmesi, herhalde bu anlayışın bir devamıdır.

Burada, sevgi cevherini yerinde kullanmanın önemi bir kez daha kendini göstermektedir. İnsan, sevgisini lâyık olan şeye yöneltirse yükselir; lâyık olmayan şeye yöneltirse zelil olur. Yani sevgi, ilâhî bir sermayedir. Mü’min, sevgisini nereye sarfedeceğini ve nerede kullanacağını çok iyi bilmelidir. İlâhî iradenin bu lûtfunu ziyân etmemelidir. Yahudiler Allah’ı ve peygamberlerini sevmeleri gerekirken, dünyalığı ve putları sevdiler, böylece “duyduk ama itaat etmiyoruz” (Bakara 2/93) diyecek kadar dipsiz bir alçaklığa düştüler. Bile bile isyân etmek, nesiller boyu devam eden tabiatları hâline geldi. (bk. Nisâ 4/46)

Eğer bu hâlleriyle hâlâ îman ettiklerini iddia ediyorlarsa, onların îmanı kendilerine ne kötü şeyler emrediyor! Allah’a ve peygamberlerine karşı yaptıkları rezillikleri îmanın gereği zannediyorlarsa, bilsinler ki onlar yanlış ve kötü şeylerdir, kendilerine ebedî zararlar verir. O hâlde, bu hatâlı davranışların kaynağı olan yanlış îmanlarını derhâl kontrol edip ıslâh yoluna gitmeleri gerekir.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com