Bakara Suresinin 229. Ayeti Ne Anlatıyor?

KUR’ÂNIMIZ

Bakara suresinin 229. ayetinde ne anlatılıyor? Allah’ın koyduğu sınırları bildiren ayet-i kerime, Bakara suresinin 229. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Ayet-i kerimede buyrulur:

وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللّٰهِ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ

Her kim Allah’ın koyduğu kuralları çiğnerse işte onlar zalimlerin ta kendileridir. (Bakara, 2/229)

ALLAH’IN SINIRLARI

Bilgi

Dinimizin gayesi bizlerin dünya ve ahirette mutluluğu yakalayabilmesidir. Bu gayenin gerçekleşmesi için Allah bizlere birtakım emirler, yasaklar ve kurallar bildirmiştir. Allah’ın kurallarının tümü kulların mutluluğu içindir. Bu kuralların bir kısmı sosyal hayatımızla ilgilidir. Bu kapsamda, ele aldığımız ayette evlilik hayatının sona ermesiyle ilgili birtakım hukukî ve ahlakî kurallar anlatılmış, akabinde ise âyet ciddi bir uyarı ile son bulmuştur. Âyete göre, dinin kesin olan emirlerini çiğneyenler zalimlerdir.

Mesaj

Zulüm ağır bir suçtur. En ağır zulüm ise Allah’ın koyduğu kuralları çiğnemektir. Bu kuralları çiğnememek için özel hassasiyet göstermek gerekir.

Kelime Dağarcığı

Hudûdullah: Allah’ın koyduğu dinî, ahlakî ve hukukî hükümler, sınırlar.

Zâlim: Zulüm ve haksızlık yapan, kuralları çiğneyen, haktan batıla sapan.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

  1. Boşamadan iki defa geri dönülebilir. Bundan sonra erkeğin vazîfesi ya güzelce geçinmek veya tatlılıkla ayrılmaktır. Ey kocalar! Boşanma durumunda, daha önce kadınlarınıza vermiş olduğunuz mehir ve hediyelerden hiçbir şeyi geri almanız size helâl değildir. Ancak karı koca Allah’ın koyduğu ölçülere riâyet edemeyeceklerinden endişe ederek boşanmak isterlerse durum değişir. Ey hakemler, veliler! Karı kocanın Allah’ın koyduğu ölçülere riâyet edemeyeceklerinden endişe ederseniz, bu durumda kadının, kocasından aldığının bir kısmını boşanmak için ona geri vermesinde, erkeğin de bunu almasında ikisine de bir günah yoktur. Bunlar Allah’ın belirlediği sınırlardır, sakın bu sınırları aşmayın. Kim Allah’ın koyduğu sınırları çiğnerse, işte onlar zâlimlerin tâ kendileridir.

İslâm boşama hakkını erkeğe vermiştir. Tarafların anlaşmasına bağlı olarak bu hakkın kadına verilmesi de mümkündür. Yine İslâm, boşama sayısını üçle sınırlandırmak sûretiyle, câhiliye dönemi zulümlerinden biri olan kadının sınırsız boşanıp geri alınma hakkını kocanın elinden almıştır. Buna göre kocanın üç boşama hakkı vardır. Bunlar kadının temizlik hâlinde olacak ve bir temizlik müddeti içinde ancak bir kez boşama mümkün olabilecektir. (bk. Müslim, Talâk 1 vd.) Geri dönülebilir talâkla hanımını iki kez boşayan koca, bundan sonra ya onu iyilikle nikahı altında tutmalı veya iddet müddeti bittiği halde hanıma dönmemek sûretiyle onu güzellikle serbest bırakmalıdır. Ona malî haklarını tam olarak ödemeli ve onu kötülükle yâd edip insanları ondan nefret ettirmeye çalışmamalıdır.

Erkeklerin, nikah sırasında hanımlarına verdikleri mehirden, daha sonra onlara verdikleri mal ve hediyelerden az veya çok herhangi bir şeyi geri almaları helâl değildir. Verdiklerini almaları caiz olmadığına göre, hanımların diğer mallarından almaları ise asla caiz olamaz. Kocalar buna tenezzül etmemeli, hanımlarına baskı yaparak boşama bahanesiyle verdiklerini geri almaya ve onlardan istifade etmeye kalkışmamalıdırlar. Böyle bir teşebbüs, kesinlikle haramdır. Bu hususta şu âyet-i kerîmeler de dikkat çekicidir:

“Eğer siz bir eşi boşayıp da yerine bir başka eş almak isterseniz, boşadığınız eşe yüklerle mehir vermiş olsanız bile, ondan hiçbir şeyi geri almayın. Yoksa siz fuhuş yaptı diye eşinize iftira ederek ve apaçık bir vebâl yüklenerek mi verdiğinizi geri alacaksınız?” (Nisâ 4/20)

“Onlar apaçık bir hayâsızlık yapmadıkça, kendilerine verdiğiniz şeylerin bir kısmını geri almak için onları sıkıştırmayın…” (Nisâ 4/19)

Fakat tefsirini yaptığımız âyet-i kerîmede bir istisnâ bulunmaktadır. Eğer karı koca, Allah’ın evlilikle ilgili ölçülerini, emir ve yasaklarını yerine getirememekten, karşılıklı hakların ihlâlinden endişe ederler ve hatta gayr-i meşrû yollara düşmekten korkarlarsa bu durumu ayrı değerlendirmek gerekir. Bu noktada hâkimlere ve yetkili şahıslara söz düşmektedir. Eğer yetkili şahıslar, erkek ve hanımın Allah’ın ölçülerine riâyet edememelerinden endişe duyar ve bunun da bir kısım alâmetleri görünmeye başlarsa, bu durumda kadın, nikah bağından kurtulmak için boşanma karşılığında gerek mehir gerekse başka mallarından kocasına bir bedel ödeyebilir. Bunda ne verdiği için hanıma ne de aldığı için kocaya bir günah terettüp etmez. Bu şekilde meydana gelen boşanmaya fıkıhta اَلْمُخَالَعَةُ (muhala‘a) denilmekte olup, yeni bir nikah yapmadan eşlerin birbirine dönüşüne imkân vermez. Bununla alakalı olarak asr-ı saadette şöyle bir hâdise cereyan etmiştir:

Sâbit b. Kays’ın hanımı Resûlullah (s.a.s.)’e gelerek: “Ey Allah’ın Rasûlü! Sâbit b. Kays’ın ne dinine ne de ahlâkına bir şey diyeceğim var. Fakat müslüman olduktan sonra tekrar küfre dönmek istemiyorum. Çünkü, artık ona katlanacak tâkatım kalmadı” dedi. Efendimiz: “Bahçesini geri verecek misin” diye sorunca kadın “Evet” dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz Sâbit’e. “Bahçeyi kabul et ve onu boşa” buyurdu. (Buhârî, Talâk 12)

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com