Amelsiz İlim Meyvesiz Ağaç Gibidir

İLİM

İlim ile amel arasındaki ilişki nedir? İlimsiz amel, amelsiz ilmin ne gibi etkileri var? Amelsiz ilim neye benzetilmiştir? Bir mülümanın hayatında ilim ve amelin önemi...

İmâm-ı Gazâlî Hazretleri, ilmin zirvesinde iken kendini şöyle anlatır:

“Aklî ve şer’î ilimlerle iştigaldeydim. Çok talebelerim vardı. Hâlimi düşündüm. Gördüm ki, çeşitli iptilâlar ile sarılmışım. İlimdeki niyetimi düşündüm. Hâlis, Allah rızâsı için olmayıp, makam sevdâları ve şöhretlerle karışık buldum. Yakînen anladım ki, helâk sâhilindeyim. Uçurumun kenarındayım. Kendi kendime:

«Haydi çabuk ol, ömründen geriye çok az kaldı. Kazandığın ilim hakîkate geçmez ise, bir aldatmacadan ibârettir. Şimdi gereksiz alâkaları kesmez, engelleri kaldırmaz isen, sonun ne olacak?» dedim.

O zaman bir hâl oldu. Dünyâ ve dünyâcılardan kaçmak ile, dünyâ arzuları ve âhiret isteği arasında hayret vâdisinde altı ay şaşkın, inler ve ağlar hâlde kaldım. Kalbim muzdarip oldu. Aczimi gördüm ve anladım. İhtiyârımın bütün sükûtunu ve düşüşünü seyrettim. Devâsız derde, çâresiz hastalığa dûçâr olan bir kimse gibi Allâh’a, yanarak, yalvararak ve sızlanarak ilticâ ve tazarrûda bulundum. Nihâyet, Neml Sûresi âyet 62’de meâlen:

«Muztar olan (sıkıntıya düşen, çâresiz kalmış bir) kimse duâ ettiği zaman, onun duâsını kabûl edip fenâlığı kaldıran...» buyrulduğu gibi, Allah Teâlâ duâmı kabul buyurup kalbimi uyandırdı. İçimdeki mal, makam arzusu kaldırıldı. Hepsine yüz çevirdim.

Zikir, uzlet, halvet, mücâhede, riyâzat, nefsin tezkiyesi ve ahlâkın mükemmelleşmesi ile meşgul oldum. İlm-i yakîn ile bildim ki, Allâh’a kavuşanlar ve hidâyet yolunun yolcusu olanlar, bilhassa tasavvuf ehli olan büyüklerdir. En güzel sîret ve ahlâk onlardadır. Zîrâ onların zâhir ve bâtınındaki hâller, peygamberlik nûrundan alınmıştır. Yeryüzünde peygamberlik nûrunun ötesinde bir nûr yoktur.”

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyururlar:

“Kim ilmini artırır da (ona müsâvî olarak) dünyâda zühd ü takvâsını artırmazsa, (o ancak) Allâh’a olan uzaklığını artırmıştır...” (Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, II, 169)

Bu sebeple Hazret-i Mevlânâ, irfân ehli olmayanların, yâni amel-i sâlih işlemeyenlerin sarf ettikleri hikmetli sözü, ödünç alınmış süslü bir elbiseye benzetir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Mesnevî Bahçesinden BİR TESTİ SU, Erkam Yayınları