Ameliyat, Kemoterapi, Radyoterapi’de Kılınamayan Namazların Kazası Gerekir mi?

Fıkıh ve Günlük Hayat

Ameliyat, kemoterapi, radyoterapi gibi tedavi esnasında hastalar namazlarını nasıl kılabilirler? Bu durumlarda kılınamayan namazların daha sonra kaza edilmeleri gerekir mi?

Bilinci bir günden fazla yerinde olmayan kişinin namazları düşer. Bu itibarla bitkisel hayata giren ve bir daha iyileşemeyen kimse kılamadığı namazlardan dolayı sorumlu olmaz. Bilinci bir günden daha az süreyle kapalı kalanların, ayıldıkları zaman namazlarını kaza etmeleri gerekir. (Alaaddin es-Semerkandî, Tuhfetü’l-Fukaha, II, 192)

Bu itibarla ameliyat öncesi aldığı anestezinin etkisi ile bir günden fazla süreyle baygın olanların kılamadıkları namazları kaza etmeleri gerekmez. Baygınlık hali bir günden az süren kişilerin ise kendilerine geldiklerinde kılamadıkları namazları kaza etmeleri gerekir. Bu durumdaki hastaların ameliyat sonrasında ise namazlarını abdest alarak, abdeste gücü yetmiyorsa teyemmüm ederek en uygun pozisyonda gerekirse imâ ile vaktinde kılmak için gayret etmeleri gerekir.

Işın tedavisi olarak da adlandırılan radyoterapi, kanser hücrelerinin çoğalmasını engellemek ve öldürmek amacıyla yüksek radyasyon ile uygulanan bir tedavi yöntemidir. Bu tedavinin seans süresi bir namazın kazaya kalabileceği kadar bir vakit sürmediği için (hazırlıklar dâhil bir seans genellikle 30-60 dk arası) bu tür bir tedavi görmek zorunda kalan hastalar, namazlarını vaktinde kılma hususunda gayret sarf etmeli; gerek seans öncesi gerek seans sonrası namazı emredildiği üzere vaktinde kılmalıdırlar. Ancak tüm tedbirlere rağmen vaktinde kılınamayan namazların ilk fırsatta kaza edilmesi gerekir. Bu durumda olan hastalar namazlarını cem‘ ederek de kılabilirler.

Kemoterapide ise anti-kanser ilaçlarıyla kanser hücrelerinin yok olması sağlanmaktadır. Farklı türleri olmakla birlikte damar yoluyla ilaç verilerek uygulanan kemoterapide hastalar bazen bir günü aşan sürelerde hastanede kalmak zorunda olabilirler. Kemoterapinin süresi ister uzun ister kısa olsun tedavi esnasında hastaların bilinci yerinde olduğu için namazları vaktinde kılmaya gayret etmelidirler. Abdest alabilecek durumda olanlar bizzat abdest alarak, abdest almaya gücü yetmeyenler de teyemmüm ederek namazlarını kılarlar. Teyemmüm de yapamayacak durumda olanlar ise, kendilerini abdestli gibi kabul ederek kılabildikleri şekilde (îmâ ile de olsa) namazlarını kılarlar. (İbn Nüceym, el-Bahru’r-Râik, Beyrut, ts. I, 148)

Kaynak: Diyanet İşleri Fetva Kurulu