Allah’ın Rahmet, Mağfiret ve İnayetini Nasıl Kazanabiliriz?

TEFEKKÜR

Cenâb-ı Hakk’ın rahmet, mağfiret ve inâyetini nasıl kazanabiliriz?

Bugün insanlar; “Virüsü kim gönderdi?” diyorlar. Ebâbil kuşlarını kim gönderdiyse, virüsü gönderen de O’dur.

Bugün Dünya çığırından çıktı. Kast sistemine geri dönüldü, güçlü güçsüzü eziyor. Küresel güçler, mazlum coğrafyaların imkânlarını sömürmek için, büyük zulüm ve katliamlara imza attılar. Mazlum ve mağdur milyonlarca Müslümanı yerlerinden yurtlarından edip mültecî durumuna düşürdüler. Birçok ülkeden merhameti sildiler, vicdânı âdeta kazıdılar. İşte Suriye, işte Myanmar… İslâm dünyasının birçok beldesi, mâtem ülkeleri hâline geldi.

Fakat ne ibretlidir ki bilhassa Batı dünyasını şiddetle vuran virüs salgını, mazlum ve mağdur coğrafyalarda daha az görüldü. Zâhiren dünyanın süper gücü sayılan ülkeler dahî acziyet içinde kıvranırken, maddî imkânsızlıklar içindeki mazlumlar, âdeta ilâhî bir sıyânet altında muhafaza olundu.

Suriyeli mültecîlerin bulunduğu kamplarda virüs çok yayılmadı. Hâlbuki orada hijyen ve sıhhî şartları temin edebilmek son derece güç. Demek ki virüs de gideceği yeri biliyor.

Peki çare ne? Çare; Cenâb-ı Hakk’a yönelmek, bol bol istiğfâr etmek, seherlerde o mazlumlar için duâ etmek.

Bizler, o mazlumlara ne kadar gönlümüzü açabilirsek, onların dertleriyle dertlenip ne kadar yardımlarına koşabilirsek, Cenâb-ı Hak onlar vesîlesiyle bizleri de -inşâallah- ilâhî rahmet, mağfiret ve inâyeti altında muhafaza buyurur.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Gönül Dünyası, Erkam Yayınları