Allah’a ve Ahiret Günü’ne İman Etmenin Semeresi

Nübüvveti

Allah’a ve âhiret gününe îmânın en mühim semeresi, merhamettir. Merhametten de infak, hizmet, cömertlik, affedicilik gibi güzel hasletler zuhûr eder.

Allah Resûlü (s.a.v.) âlemlere rahmet olarak gönderildiği için O’nun şefkat ve merhameti, canlı-cansız her şeyi ihâta etmişti. Nitekim bir gün:

“–Nefsim kudret elinde bulunan Allâh’a yemin ederim ki, birbirinize merhamet etmediğiniz müddetçe cennete giremezsiniz.” buyurmuşlardı. Ashâb-ı kirâm:

“–Yâ Rasûlâllah! Hepimiz merhametliyiz.” dediler. Allah Rasûlü (s.a.v.):

“–(Benim kastettiğim) merhamet, sizin anladığınız şekilde yalnızca birbirinize olan merhamet değildir. Bilâkis bütün mahlûkâta şâmil olan merhamettir, (evet) bütün mahlûkâta şâmil merhamet!..” (Hâkim, IV, 185/7310) Yine şöyle buyurmuşlardır: “Merhamet edenlere Rahmân olan Allah Teâlâ merhamet buyurur. Siz yeryüzündekilere şefkat ve merhamet gösteriniz ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin!” (Ebû Dâvûd, Edeb, 58/4941; Tirmizî, Birr, 16/1924; Ahmed, II, 160) Bu hadîs-i şerîfte sadece müslümanlara veya mahlûkâtın belli bir cinsine merhamet kastedilmiyor. Yeryüzünde yaşayan bütün insanlara, hayvanlara ve nebâtâta merhamet edilmesi emrediliyor.

NAMAZDA KIRAATİN KISA TUTULMASININ HİKMETİ

Çocuğu ağladığında annenin zor durumda kalmaması ve bir an önce ona bakabilmesi için namazda kıraatin kısa tutulmasına müsâade buyurması, seherlerde gözlerinden yaşlar boşanarak ümmetine duâlar etmesi, bütün vaktini ve gayretini insanların cehennemden kurtulması için sarf etmesi, Allah Rasûlü’nün rakik kalbinde bulunan engin şefkat ve merhametin en müşahhas nişâneleridir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) nice görgüsüz ve câhil insanların kabalıklarına mâruz kaldı. Fakat engin bir rahmet ve muhabbet ummânı olan gönlü bunlardan incinmek yerine onların kendilerine yazık etmelerine üzüldü. Rabbi kendisinden râzı olduktan sonra, başına gelenlere aldırış etmedi. O’nun nazarında fânîlerin medh ü senâları veya alay ve yermeleri değil, Rabbinin rızâsı mühimdi. Bunun içindir ki, kendisini taşlayan Tâif halkının helâki için bedduâ etmek yerine, hidâyet ve selâmete ermeleri için duâ etti.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Fahr-i Âlem - Habîbi Hüdâ Hz. Muhammed Mustafâ, Erkam Yayınları