Allah, Bu Üç Kişinin Yüzüne Bakmayacak!

HAYATIMIZ

Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- buyurur: “Kendini beğenme! Yüzüne karşı seni övenlere îtibâr etme! Yaptığın iyilikleri insanların başına kakma, yaptığın işleri büyütme, verdiğin sözden dönme! Başa kakmak, iyiliği bitirir; mübalâğa, hakîkati söndürür; sözünde durmamak ise Hâlık’ın da halkın da nefretini celbeder.”

ALLAH, ÜÇ KİŞİNİN YÜZÜNE BAKMAYACAK VE ONLARLA KONUŞMAYACAK!

İkram ve ihsânı başa kakmak, sadece yapılan hayrın boşa gitmesiyle kalmaz, Allâh’ın gazabını da celbeder. Nitekim Peygamber Efendimiz -sallâllahu aleyhi ve sellem- bir defasında arka arkaya tam üç kez:

“–Üç kişi vardır ki, kıyâmet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap vardır.” buyurdular.

Ebû Zer -radıyallahu anh- :

“–Adları batsın, umduklarına ermesinler ve hüsrâna uğrasınlar! Kimlerdir bunlar yâ Rasûlallâh?” diye sordu.

Peygamber Efendimiz  -sallâllahu aleyhi ve sellem- :

“–Elbisesini (kibir ve gururundan dolayı kurula kurula) sürüyen, yalan yeminle malını pazarlayan ve verdiğini başa kakan!” buyurdular. (Müslim, Îman, 171)

Görüldüğü üzere, ardından başa kakma ve mihnet gelen riyâkârca infaklar, kulu sevap yerine azâba dûçâr eden ağır cürümlerdendir. Çünkü kalpler, nazargâh-ı ilâhîdir. İncitilmeye gelmez...

MUHTÂCA EZİYET EDEN RİYAKÂRLAR

Üstelik zekât ve sadakalar, zenginlerin servetlerinde ilâhî emirle belirlenmiş, muhtâcın en tabiî hakkıdır. O hakkı çıkarıp fukarâya vermek bir lutuf değil, sadece hakkın yerine teslim edilmesidir. Dünya serveti, ilâhî bir emânettir. Bunu unutarak, Allâh’ın nîmetlerinin, O’nun bir kuluna ulaşmasına vâsıta olmaktan dolayı nefsine pay çıkarıp da muhtâca eziyet veren riyâkârca hâl ve tavırlar içine girmek; gaflet, hamlık ve nâdanlıktır.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlakından, Erkam Yayınları.