Aldığın Değil Verdiğin Senin

İnfak

İçerisinde bulunduğumuz bu günler, sadaka ve infaklar vesîlesiyle, nazargâh-ı ilâhî olan gönülleri kazanma mevsimi…

Cenâb-ı Hak bütün mahlûkâtına, “Rahmân” ve “Rahîm” esmâsının tecellîsiyle devamlı veriyor. Dolayısıyla bir kul da, “veren el” olacak. Riyâ ve ucuptan kaçınarak verecek. Verirken gönlünde bir burûdet olmayacak, “Malım azaldı!” diye üzülmeyecek. Aksine; “Malım bereketlendi. Bu infâkım, inşâallah beni Hakk’a yakınlaştırır.” diye sevinecek.

İNSANIN GERÇEK MALI İNFAK ETTİĞİ MALIDIR

Bu aşk ve şevk ile Cenâb-ı Hakk’a verir gibi verecek. Zira âyet-i kerîmede “Sadakaları Allah alır.” (et-Tevbe, 104) buyruluyor. Verdiği kimseye de bir teşekkür edâsı içerisinde olacak. Şunu da hiç unutmayacak ki, aslında insanın gerçek malı, aldığı değil, verdiği yani infâk ettiği maldır.

Nitekim Rasûlullah Efendimiz’in hâneleri için bir koyun kesilmiş ve Âişe Vâlidemiz de kesilen koyundan civardaki ihtiyaç sahiplerine dağıtmıştı.

Bir ara Efendimiz; “Ondan geriye ne kaldı?” diye suâl edince Âişe Vâlidemiz;

“–Bize sadece bir kürek kemiği kaldı.” mukâbelesinde bulundu. Bunun üzerine Rahmet Peygamberi Efendimiz;

“–Desene (yâ Âişe), bir kürek kemiği hâriç, dağıttıklarımızın hepsi bizim oldu!” buyurdular. [1]

[1] Tirmizî, Kıyâme, 33.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Şebnem Dergisi, Sayı: 159