Ahiret Hayatının İlk Durağı

Ahirete İman

İnsanın en son giysisi ne olacak? Ahiret yolculuğunun ilk durağı neresi?

İnsan, bu fânî dünyada nasıl ve ne kadar yaşarsa yaşasın, sayılı nefeslerini tükettikten sonra, mutlakâ diğer bir âlem olan kabrin yolcusu olacaktır. Bu yolculukta da yanında götürebildiği tek dünyâlık, sadece birkaç metre kefen bezidir.

İNSANIN EN SON GİYSİSİ

Dolayısıyla fânî hayat çarşısının en son giysisi olan kefen, bir gün mutlakâ herkesi saracak ve ölüm vâkıası, bütün fânî alışverişlere, zevklere, câzibelere ve aldatıcı yaldızlara iptal mührünü vuracaktır!.. Neticede insanın bedeni, kendisinden yaratıldığı toprağa geri dönecektir.

İnsanın bedeni, rûhuna bir kılıf mâhiyetindedir. Yeniden dirilişin gerçekleşeceği kıyâmet gününde, bu rûha yeni bir beden giydirilecektir. Bu bedenin keyfiyeti de, dünyada iken rûhun kazandığı mânevî seviyeye göre tezâhür edecektir.

Mevlânâ Hazretleri bu hakîkate işaretle şöyle der:

“Bedenine yağlı-ballı şeyleri az ver. Çünkü tenini aşırı besleyen kimse, nefsânî arzulara düşüyor ve sonunda rezil olup gidiyor.”

“Rûha mânevî gıdâlar ver. Olgun düşünüş, ince anlayış ve rûhî gıdâlar sun da, gideceği yere/ukbâ âlemine güçlü-kuvvetli gitsin!”

AHİRETİN İLK DURAĞI

Son nefeste, nasıl ki ebedî hayatın saâdet mi, felâket mi olacağına dâir ilk emâreler görülmeye başlarsa, âhiret menzillerinin ilki olan kabir hayatı da bu hususta en mühim ikinci merhaleyi teşkil eder.

Nitekim Hazret-i Osman’ın âzatlı kölesi Hânî şöyle nakleder:

Hazret-i Osman, bir kabrin yanında durunca sakalı ıslanıncaya kadar ağlardı. Bir defasında kendisine:

“–Cennet ve Cehennem hatırlatılınca ağlamıyorsun, fakat kabri hatırlayınca niçin ağlıyorsun!” diye sordular.

Hazret-i Osman şu mukâbelede bulundu:

“–Çünkü Resûlullah’ın şöyle buyurduğunu işittim:

«Kabir, âhiret menzillerinin ilkidir. Kişi ondan kurtulabilirse, sonrakiler daha kolaydır. Ondan kurtulamazsa sonraki menziller kabirden daha zor ve daha şiddetlidir… Gördüğüm manzaraların hiçbiri, kabir kadar korkutucu ve dehşet verici değildi!»” (Tirmizî, Zühd, 5/2308; Ahmed, I, 63- 64)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları