İtikaf Hakkında Kısa Bilgiler

Nübüvveti

İtikaf ne demektir? İtikaf nasıl yapılır? İtikafın şartları nelerdir? İtikafa ne zaman girilir, ne zaman çıkılır? Kadınlar itikafa nasıl girerler? İşte itikaf hakkında bilgiler...

Ramazan ayının son on gününde, gece gündüz bir camide kapanıp ibadet etmeye, itikâf denir. Ramazan-ı şerifte itikâf, müekked sünnettir.

İTİKAF NEDİR?

Îtikâf, lügatte kendini bir yere hapsederek durup beklemek, maddî-mânevî, müsbet-menfî bir şey üzerinde ısrarla durmak gibi mânâlara gelir. Istılahta ise, kulluk ve Allâh’a yakınlaşmak niyetiyle mescidde belli bir süre durmak (ikâmet etmek) demektir. Başka bir kayıt bulunmadığı için bu bekleyiş, bir saat bile olsa îtikâf yerine geçmiş olur. Buna nâfile îtikâf denir. Fakat:

وَلاَ تُبَاشِرُوهُنَّ وَاَنْتُمْ عَاكِفُونَ فِى الْمَسَاجِدِ

“…Mescidlerde ibâdete çekilmiş olduğunuz zamanlarda kadınlarla birleşmeyin!..” (el-Bakara, 187) âyeti, îtikâfta orucun şart olduğuna ve bu sebeple îtikâf müddetinin bir günden daha az olamayacağına delâlet eder ki, bu da asıl şer’î îtikâftır. Bu sebeple îtikâf daha ziyâde Ramazan ayında ve oruçlu olarak mescidde kalmak şeklinde tatbîk edilmiştir. Dolayısıyla îtikâf, gündüzleri oruçla, geceleri de ibâdet ve zikirle mescidde geçirerek, tam mânâsıyla kulluğa teksîf olmaktır.

İTİKAFA NE ZAMAN GİRİLİR, NE ZAMAN ÇIKILIR?

Ramazan’ın son on gününde yapılan îtikâf, kifâye sûretiyle sünnet-i müekkededir. Bir yerde bu sünnet tatbîk edildiğinde diğer müslümanlardan mes’ûliyet kalkar. Îtikâf, nezredildiğinde, yâni adandığında ise vâcip hükmündedir. Bunların dışında Ramazan hâricinde ibâdet maksadıyla yapılan îtikâflar ise müstehaptır.

KADINLAR NASIL İTİKAF YAPAR?

Îtikâf, abdest gibi zarûrî ihtiyaçlar hâricinde hiçbir sebeple mescidden dışarı çıkmamaya îtinâ göstermeyi gerektirir.

Peygamber Efendimiz’in hanımları kendi hücrelerinde (odalarında) îtikâfa çekilmişlerdir. Zîrâ Efendimiz, hanımları için mescidde kurulmuş îtikâf çadırlarını söktürmüştür. Bu sebeple de Müslüman kadınların mescidlerde değil, evlerinde mescid olarak kullandıkları husûsî köşelerinde îtikâfa çekilmeleri uygun bulunmuştur.

PEYGAMBER EFENDİMİZ NASIL İTİKAF YAPARDI?

Hazret-i Ayşe şöyle der:

“Ramazan ayının son on günü girdiğinde Resûlullâh geceleri ihyâ eder, ev halkını uyandırır, kendini ibâdete vererek eşleriyle alâkayı keserdi.” (Buhârî, Fadlu Leyleti’l-Kadr, 5; Müslim, Îtikâf, 7)

Yine Âişe vâlidemizin bildirdiğine göre Nebiyy-i Ekrem, vefât edinceye kadar Ramazan’ın son on gününde îtikâfa girmiş, vefât ettiği senenin Ramazan’ında ise yirmi gün îtikâf yapmıştır. O’nun vefâtından sonra da hanımları bu sünneti tatbîk etmişlerdir.[1]

İTİKAFIN FAZİLETLERİ

Şu hâdise, îtikâfın ne kadar ehemmiyetli ve fazîletli olduğunu bildirmekle birlikte, diğer taraftan, ferdî ve ictimâî vecîbeleri de ihmâl etmemek gerektiğini ne güzel ifâde etmektedir:

İbn-i Abbâs (r.a.) bir gün Mescid-i Nebevî’de îtikâfta iken bir kimse yanına gelerek selâm verdi ve oturdu. İbn-i Abbâs:

“−Kardeşim, seni yorgun ve kederli görüyorum!” dedi.

“−Evet ey Resûlullâh’ın amcaoğlu, kederliyim! Falanın benim üzerimde velâ hakkı var (mal mukâbilinde beni âzâd etmişti), fakat şu kabrin sâhibi (Allâh Resûlü) hakkı için söylüyorum ki, ona olan borcumu ödeyemiyorum.” dedi. İbn-i Abbâs (r.a.):

“−Senin hakkında onunla konuşayım mı?” diye sorunca, adamcağız:

“−Sen bilirsin!” cevâbını verdi. İbn-i Abbâs ayakkabılarını alarak mescidden çıktı. Adam ona:

“−Îtikâfta olduğunu unuttun mu?” diye seslendi. İbn-i Abbâs (r.a.) ise:

“–Hayır! Ben şu kabirde yatan ve aramızdan daha yeni ayrılmış olan zâttan (Peygamber Efendimiz’den) duydum ki: (İbn-i Abbâs bunları söylerken gözlerinden yaşlar akıyordu.)

“−Her kim, din kardeşinin bir işini tâkip eder ve o işi görürse bu, kendisi için on yıl îtikâfta kalmış olmaktan daha hayırlıdır. Bir kimse Allâh rızâsı için bir gün îtikâfa girse Cenâb-ı Hak o kimse ile ateş arasında üç hendek yaratır ki, her hendeğin arası doğu ile batı arası kadar uzaktır.” (Beyhakî, Şuabu’l-Îman, III, 424-425)

Dipnot:

[1] Buhârî, Îtikâf, 1, 17; Müslim, Îtikâf, 5.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hz. Muhammed Mustafa 2, Erkam Yayınları