Receb Ayında Neler Yapılır?

Receb ayında ne oldu? Receb ayında neler yapmalıyız? Receb ayının önemi ve fazileti.

Mübarek Üç Aylar’ın başlangıcı ve ilki olan Receb ayının fazileti oldukça büyüktür.

“…Şüphesiz Allah, çok tevbe eden ve çok temizlenenleri sever.” (el-Bakara, 222)

Bizlere şu fânî ömrümüzde bir kez daha Üç Aylar’a erişebilmeyi nasîp eden sonsuz rahmet ve merhamet sahibi Cenâb-ı Hakk’a nihâyetsiz hamd ü senâlar olsun.

Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz; “Receb Allah’ın ayı, Şaban benim, Ramazan ümmetimin ayıdır.” buyurarak Üç Aylar’ın bizler için ne kadar kıymetli bir hazine olduğunu ifade buyurmuşlardır.

Peygamberler dışında her insan hata yapar, günah işler. Kişiye düşen görev, düştüğü yanlıştan yüz çevirerek Hakk’a ilticâ etmek ve pişmanlığını îtiraf ederek dil, kalp ve beden ile bu yanlışını temizlemeye çalışmaktır.

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bu hakikati şöyle ifade buyururlar:

“Her insan hata eder. (…) Hata edenlerin en hayırlısı, tevbe edenlerdir.” (Tirmizî, Kıyâme, 49)

Hata etmemek, hatasız kul olmak mümkün değil. Rabbimiz de bize bu hatalarımızdan temizlenme kapısı olan “tevbe”yi, ölüm ânına kadar açık bırakmış. Fakat tevbeyi erteleyip durmak doğru değil!.. Çünkü ölümün ne zaman geleceğini hiçbirimiz bilmiyoruz.

Akıllı insan, her vakti ganimet bilerek pişmanlık içinde tevbeye yapışır. Geçmişini temizlemek için fırsatları kollar. Gecikmeden, geciktirmeden, hataların peşi sıra hemen tevbe eder. Mü’minin hâli, hatayı müteâkip hemen tevbe etmek faziletiyle, azgın günahkâr ve kâfirlerden ayrılır. Çünkü günâhı kanıksamış olan bu kimseler, îman ve tevbe etmeyi habire erteler dururlar. Karşılarına ölüm meleği geldiği zaman da çaresiz ve günahlar içinde âhirete göçerler.

Allah Teâlâ, makbul tevbe ile reddedilecek tevbeyi şöyle haber vermektedir:

“Allâh’ın kabul edeceği tevbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir. İşte Allah bunların tevbesini kabul eder. Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.

Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelip çatınca, «Ben şimdi tevbe ettim.» diyenler ile kâfir olarak ölenler için (kabul edilecek) bir tevbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır.” (en-Nisâ, 17-18)

RECEB AYINDA OKUNACAK DUA

Receb-i Şerîf girdiği zaman Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-:

recebayindaokunacakdua.

“Ey Rabbim! Bize Receb’i ve Şa’ban’ı mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” diye duâ ederlerdi. (İbn Hanbel, I, 259)

Ayrıca Receb ayının birinden itibaren Ramazan-ı Şerif sonuna kadar her gün biner adet kelime-i tevhid okumalıdır.

TEVBELERİN KABUL EDİLDİĞİ GECE

Cenâb-ı Hak, ölüm gelip çatmadan evvel tevbe edenleri, kapısından eli boş çevirmeyeceğini, Peygamber Efendimizin lisânından, şu hadîs-i kudsî ile bizlere haber veriyor:

“Kim bir hayır işlerse, ona bunun on misli vardır veya daha da artırırım. Kim bir kötülük işlerse, ona da bunun karşılığı vardır. Ya da tamamen affederim. Kim bana bir karış yaklaşırsa, Ben ona bir arşın yaklaşırım. Kim bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak varırım. Kim bana hiçbir şeyi ortak koşmamak şartıyla, dünya dolusu günahla gelirse, ben kendisini o kadar mağfiretle karşılarım.” (Müslim, Zikir, 22)

Tevbe etmenin genel olarak belli bir vakti olmamakla birlikte, mübarek gün ve gecelerde, seher vakitlerinde ve namaz arkalarında yapılan tevbelerin kabul edilme umudu, diğer vakitlere göre daha yüksektir.

Hem mübarek Üç Aylar’ın ilki, hem de dört haram aydan (Receb, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem) bir tanesi olan Receb-i Şerîf ise tevbe ve istiğfar ayıdır. Çünkü bu aylarda dil ve gönüller temizlenerek Ramazan-ı Şerîf’in bereket ve feyizlerine hazırlanır.

“Receb ayında istiğfarı çoğaltın!” buyuran Rasûl-i Kibriyâ Efendimiz, Receb’in hilali gözüktüğünde ashâbına şöyle seslenirdi:

“Tevbe ayının hilâli gözüktü; Allah Teâlâ’ya bu ayda ilticâ eden, bu ayda O’ndan af isteyenlere müjdeler olsun.”

Şöyle buyrulur: Receb ayının her saatinde cehennemden azatlılar vardır. Bu ayda çokça tevbe ve istiğfarla meşgul olunmak sûretiyle, kişinin o saatlerden birine denk gelmesi ve cehennemden âzad olunması umulur.

RECEB AYININ GÜZELLİKLERİ

Receb ayı, içerisinde türlü güzellikleri saklayan bir aydır. Bu güzelliklerden bir tanesi de Receb’in ilk cuma gecesi olan, kelime mânâsıyla “rağbet olunan, bol ihsan ve değerli hediyeler” demek olan “Regâib” gecesidir.

Buyrulur:

“Beş gece vardır ki o gecelerde yapılan duâlar geri çevrilmez:

  1. Receb’in ilk cuma gecesi (Regâib gecesi)
  2. Şâban’ın on beşinci gecesi (Berât gecesi)
  3. Perşembeyi cumaya bağlayan gece (Cuma gecesi)
  4. Ramazan Bayramı gecesi
  5. Kurban Bayramı gecesi.” (İslâm İlmihali, A. Fikri Yavuz, sh: 529)

Regâib gecesini bir fırsat bilerek çokça tevbe ve istiğfar etmeli, bu gecenin sayısız bereketinden taat ve ibadetlerimizle dünya ve âhiret hayatımız için büyük kazançlar elde etmeye çalışmalıyız.

RECEB AYININ ÖNEMİ

Receb ayının ilk cuma gecesine Regâib gecesi denir. Bazı âlimlerin açıklamasına göre, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bu gece pek çok rûhânî ahvâl ve ikrâma kavuşmuş olmakla, Yüce Allâh’a şükür için on iki rekat namaz kılmıştır.

Peygamber Efendimiz’in -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bu Regâib gecesinde, ana rahmine düşmüş olduğuna dâir olan bir rivâyet uygun görülmemektedir. Çünkü bu gece ile Hazret-i Peygamberimizin doğumu arasındaki zaman, bu hesaba aykırı düşmektedir. Ancak Hazret-i Âmine’nin, Peygamber Efendimiz’e hâmile kaldığını bu gece anlamış olması düşünülebilir. Sebep ne olursa olsun, bu gece pek mübârek bir gecedir.

Zaten Regâib; istenilen, değeri çok olan, bağış, ihsân, ikrâm ve nefis şeyler demektir. “Râğibe” kelimesinin çoğuludur. Bu geceyi ibâdetle geçirmenin sevâbı çok büyüktür.

Bu geceyi hakkıyla idrak edebilmek için Receb ayının ilk perşembe gününü oruçlu geçirmek, gecesinde de akşamla yatsı arasında iki rekâtta bir selâm verecek şekilde on iki rekât namaz kılmak, Allah Resûlü tarafından tavsiye edilmiştir. (Bkz: Yusuf Demireşik, Aylar Üç Aylar Mübarek Gün ve Geceler, Sultantepe Yayınları, sh:164-168)

Allâh’ım! Bizlere bu mübârek tevbe ayından affolarak çıkmayı nasîb eyle. Allâh’ım! Receb ve Şaban ayını bize mübârek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır. Âmin.

Kaynak: Merve Güleç, Şebnem Dergisi, Sayı: 122

İslam ve İhsan

ÜÇ AYLAR NE ZAMAN BAŞLIYOR?

Üç Aylar Ne Zaman Başlıyor?

RECEB AYINDA OKUNACAK DUA

Receb Ayında Okunacak Dua

RECEB AYINDA ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ

Receb Ayında Oruç Tutmanın Fazileti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.