Zimbabve'de İslam Hızla Yayılıyor

Sömürgecilik dönemi nedeniyle Protestan nüfusun yoğun olduğu 15 Milyonluk nüfuslu Afrika ülkesi Zimbabve'de, İslam dinine geçenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor.

Güney Afrika ülkelerinden biri olan ve sömürgecilik akımı nedeniyle halkının büyük çoğunluğu Hristiyan olan Zimbabve'den sevindirici haberler geliyor. Başkent Harare'de bulunan ve Afrika'nın en büyük İslami merkezlerinden biri olan Harare İslam Okulu'ndan gelen bilgilere göre ülkede Müslümanlığı seçenlerin sayısı büyük bir ivme ile artıyor.

ZİMBABVE'DE İSLAM'IN YAYILMASI

2013 yılında ülkede İslam'ı anlatmak ve öğretmek misyonu ile yola çıkan okul, aradan geçen 4 yıl içinde Zimbabve halkının Müslümanlığı anlama ve öğrenmede büyük bir yol kat ettiği bilgisini veriyor. Yola çıktıklarında 15 Milyon nüfusun sadece yüzde 3'ünün İslamiyet dinini seçtiğini söyleyen Harare İslam Okulu Başkanı Sheik Shaibu Asali, aradan geçen 4 yıl içinde bu rakamın bir hayli üstüne çıkıldığını söylüyor.

"Görevimize ilk başladığımızda Zimbabve'de İslam'ı konuşmak ve anlatmak bir hayli zordu. Özellikle yerel inançları olan halkın bir kısmı bizim söylemlerimize karşıydı. Biz de uzun bir dönem kendimizi dışarıya kapamak zorunda kaldık. Fakat Dünya Müslümanlarından gelen yardımlar ile biraz kıpırdanmaya başladık. Özellikle Dünya'dan gelen Müslüman Alimler bu topraklarda İslam anlatısını yaymamıza vesile oldular" sözleri ile Zimbabve'de İslam'ın yayılış nedenini anlatan Asali, Müslümanlığı seçmemiş olanların bile artık Zimbabve'de İslam'ı anlatmalarına karşı olmadığının altını çiziyor.

Asali Zimbabve'de İslam'ın yayılması ve anlaşılmasında internetin de büyük yer kapladığını söylüyor. İlk zamanlar inançlarına saygı ile yaklaşmayanların internet sayesinde İslam'ın mesajlarını öğrenebildiğini söylüyor.

Zimbabve'nin Başkenti Harere'de şu an 20 tane Cami bulunmakta ve hepsi İslam'ın mesajlarını Zimbabve'ye ulaştırmak için büyük çaba sarf ediyor.

Kaynak: Risale Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.