Zekât ve Sadakada En Önemli Husus!

Sevginin alâmeti fedâkârlıktır. Seven, sevilene karşı sevgisi ölçüsünde fedâkârlıkta bulunur ve bunu bir zevk olarak telakkî eder. Bu, âşığın mâşûku uğruna can vermesine kadar dayanır.

Allâh’ın mahlûkâtına olan infak, sevenin sevilene karşı en güzel bir muhabbet tezâhürüdür. Çünkü zekât ve sadakanın Allâh için verilmiş olmasından dolayıdır ki, Kur’ân-ı Kerim’de; “Sadakaları Allâh alır.” tarzında bir ifâde vârid olmuştur. Nitekim âyet-i kerîmede buyurulur:

“Bilmediler mi ki, kullarından tevbeyi kabul eden ve sadakaları alan Allâh’tır!?” (et-Tevbe, 104)

Bu nükteyi ifâde için Hazret-i Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- de:

“Helâl maldan verilen her bir sadakayı, Rahmân olan Allâh (kudret) eliyle alır ve kabul eder.” buyurmuşlardır.[1]

SADAKA VE ZEKÂT ALLAH RIZASI İÇİN VERİLMELİ

Bu durumda zekât ve sadakada en önemli husus, samîmiyet ve ihlâsla, sırf Allâh rızâsını kastetmektir. İnfakta bulunanların gururlanmaları, teşekkür ve minnettarlık beklemeleri aslâ doğru değildir. Böyle bir düşünce, bu hayırların bütün sevap ve fazîletini silip süpürür. Bilâkis veren, alana karşı teşekkür hissiyâtıyla dolu olmalı ve rızâ-yı ilâhînin dışında bir maksat taşımamalıdır. Zîrâ Hak katında makbûl olan budur. Allâh Teâlâ, Hazret-i Ali ve Hazret-i Fâtımâ -radıyallâhu anhümâ-’nın yaptıkları infâkı takdîr ve tekrîmle birlikte, müminlere de aynı hassâsiyet içerisinde infakta bulunmalarını tavsiye ederek âyet-i kerîmede şöyle buyurmuştur:

AYET-İ KERİMEDE GEÇEN İNFÂK AHLÂKI

“Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler. «Biz sizi Allâh rızası için doyuruyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz. Biz, çetin ve belâlı bir günde Rabbimizden (O’nun azâbına uğramaktan) korkarız.» (derler). İşte bu yüzden Allâh onları o günün fenâlığından esirger; (yüzlerine) parlaklık, (gönüllerine) sevinç verir.” (el-İnsân, 8-11)

 Bu âyet-i kerîmede infakla ilgili birçok edeb ve nükte yer almaktadır. Şöyle ki:

  1. İhtiyâcı olduğu hâlde, mümin kardeşini kendine tercih etmenin yüce bir haslet olduğuna işâret ediliyor.
  2. İnfâkın fânî ve dünyevî hedefler için değil, yalnız Allâh rızası için yapılması gerektiği bildiriliyor.
  3. Kıyâmetin dehşetli azâbından korunmak maksadıyla infâkı, Allâh rızâsı için yapmanın ehemmiyeti vurgulanıyor.
  4. İhlâsla yapılan infakların Hak katında makbul olacağı ve sâhibinin yüzünü ak edeceği vaad ediliyor.
  5. Allâh Teâlâ’nın müminlerden bu nevi sâlih ameller işlemelerini taleb ettiğine işâret ediliyor.

Eğer infâk eden şahıs, bu âyet-i kerîmede beyân buyurulan yüksek ahlâkı kendinde tatbik edebilirse, gönlündeki ihlâs ve samîmiyet, muhâtabına da akseder ve o şahıs infâk edilmeye ehil değilse bile bir lutf-i ilâhî olarak intibâha gelir.

Dipnot: [1] Bkz. Müslim, Zekât, 63.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Vakıf-İnfâk-Hizmet, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.