Zaferin Değişmeyen Formülü: İman ve Fedâkarlık!

Yüzakı Dergisi bu ayki sayısında kapakta "Zafer=Îman ve Fedâkârlık!" diyor. 

Yüzakı, basın bülteninde bu sayısını şöyle tanıtıyor:

"Zaferin formülü her zaman aynıydı: ZAFER=ÎMAN ve FEDÂKARLIK!

Düşman kat kat fazla olsa da değişmedi bu formül, âfâkı çelik zırhlı duvarla çevirse de değişmedi.

18 Mart 1915’te devrin en kibirli düvel-i muazzamasının gemileri Çanakkale Boğazı’nın sularına gömüldü.

Çünkü; Karşısında îman dolu fedâkâr kalplerden oluşan bir serhad vardı. Allah, mü’minlere yardım etti. Zafer geldi.

İşbirlikçi düşman; ihânetle suyun başını tutmuş, milletine milletin silâhını yöneltmiş olsa da zaferin formülü değişmedi. 15 Temmuz 2016’da mukadderâtını eline alan halk, tanka, F 16’ya karşı zafer kazandı.

Îman ve fedâkârlık bir araya gelince, Allah’tan zafer geldi.

Tâlût’un ve Dâvûd’un bir avuç ordusu, azgın ve azman Câlûtları böyle yere serdi.

Bedr’in arslanları, yanlarında eğlence ekiplerini dahî getirmiş Ebû Cehil ordusunu böyle târumâr etti.

ÎMAN+FEDÂKARLIK 

Îmânımız, tam bir îman olunca; yani bizi fedâkârlığa, fedâîliğe, merhamete, şefkate, ittihâda, birlik-beraberliğe, kardeşliğe ve her şeyiyle güzel ahlâka sevk ederse, gayretler semere veriyor, düşmanın oyunu bozuluyor.

Bu düşünceyle, Çanakkale zaferiyle andığımız Mart ayında dosya mevzumuzu, mü’minlerin kardeşliği ve birbiriyle irtibatı olarak belirledik.

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; Hazret-i Dâvud’un Câlût’u mağlûp etmesinden, Bedir’e, Endülüs’e, Malazgirt’e, Çanakkale’ye ve 15 Temmuz’a, zaferin değişmeyen formülünü kaleme aldı. Îman ve fedâkarlığın eğitimine ve o terbiyeyi verecek îman ve fedâkârlık müesseselerine yönelen  sinsi düşmanlıklara temas edilen başyazıda, kılıflı saldırılara bilhassa dikkat çekilmekte...

MUHTEŞEM HASSASİYET

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Üstâdımız, «O’nun Muhteşem Ahlâkı»ndan ;«İrşad ve Tebliğ-Emr-i bi’l-mâruf ve Nehy-i ani’l-münker Hassâsiyeti»ni kaleme aldı. Mü’minin, nisâbı ve nihayeti konmamış, büyük mes’ûliyeti... Hidâyet mahrumlarına ulaşma mecburiyeti...

Mevlânâ bölümünde ise, tasavvufî ve işârî derinliğiyle «İsraf» mevzuu var.

Ayrıca Muhterem Üstâdımız’la "İstanbul’un Sırları Özel Mülâkātı"ndan da bir bölüm dergimizde yer almakta.

Yazarlarımız; mü’minler arasındaki tesânüdü, bir binanın tuğlaları gibi kenetlenmeyi, yekdiğerinin derdinden önce haberdar olmayı ve dertlenmeyi, ardından onu çözecek hamleleri yapmayı kaleme aldılar.

Çanakkale’de kazandığımız zaferle birlikte, aynı harpte kaybettiğimiz onca vatan parçasının bugünkü içler acısı hâlini, sebeplerini teşrih ettiler, çarelerine kafa yordular.

Çanakkale ve 15 Temmuz’un sadece mahallî değil, dünya çapında tesir ve yansımaları da ele alındı.

Mü’minlerin birbirleriyle zimmet hukuku, namazın kıvamı ve Tâif seferinin incelikleri...

Bosna’dan seyahat notları; evliliğin maddî değil, mânevî temeller üzerine kurulması gerektiği; öfke kontrolü ve nebâtat ilminden mânevî derslere birbirinden ilginç yazılar da dergimizde...

Şairlerimiz de îmânı ve fedâkârlığı terennüm etti...

Değerli Okuyucularımız, 13. yılımızda abonelerimize hediye kampanyası geleneğimizi; yine çok kıymetli bir eser ile tazeliyoruz:

Kıymetli Osman Nûri TOPBAŞ Üstâdımız’ın kaleminden, derslerinden ve sohbet notlarından hazırlanan;

«Cihan Semâmızda Bâkî Kalan Hoş Sedâlar» adlı bu eseri, bir nefeste okuyup ondan bir ömür istifade edeceğinizi umuyoruz."

Ayrıntılı Bilgi: www.yuzaki.com.tr

https://www.islamveihsan.com/yuzakindan-hos-sedalar-kitabi-hediye.html

 

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.