Yüzakı Bu Ay "islam'ın Rahmeti"ni İşliyor

Bir süredir, İslam’ın “terör ya da terörist” kelimeleriyle yan yana getirilmesi için yoğun bir uğraş sarf edildiği gözlemleniyor. Karikatür krizinden, Papa'nın İslam karşıtı söylemlerine, 11 Eylül hadiselerinden, İslâmofobik yayınlara... senelerdir bunun çalışması yapılıyor. Son olarak Ortadoğu’da IŞİD eliyle ortaya koyulan senaryonun da tüm bu olanlardan bağımsız olduğu pek düşünülemez. Dünyada “İslam”a yapıştırılmaya çalışılan bir imaj ve algı çalışması yürütülüyor. Oysa İslam, “rahmet” demek, “merhamet” demek, “fedakarlık” demek. İslam dininde olmayan hakikatlerin dünyaya kabul ettirilmeye çalışıldığı bir zamanda Yüzakı dergisi bu ayki dosya konusunda "İslam İnsanlığa Rahmettir!" diyor.

Tahrik edici filmler, Müslüman ülkelerin sosyal karışıklıklara zemin oluşturacak bataklıklara çevrilmesi, mezhep farklılıklarının düşmanlıklara dönüştürülmesi. Onlara ve ortaya koydukları «film»lere göre; İslâm'ın şiddet dîni, düşmanlık, bencillik ve acımasızlık dîni olduğuna herkesi inandırmaya çalışıyorlar.

Bunca çalışma karşılıksız kalmıyor tabiî... Fitneye âlet olanlar, asabiyete yenik düşenler, yangına körükle gidenler de eksik olmuyor.

Hâlbuki, şu kan gölüne dönen coğrafya, batılılar burnunu sokmadan önce, işgaller, tecavüzler, Ebû Gureybler yaşanmadan önce; çeşit çeşit millet, mezhep ve dinden insanların birbirini incitmeden asırlarca yaşadığı bir coğrafya idi.

14 asırdır, yüz milyonlarca müslümanın ortasında; Yezîdîsi, Dürzîsi, Nusayrîsi, Süryânîsi... bugüne nasıl geldi? Kültürünü, toprağını, mâbedini nasıl getirdi? Kim korudu onların varlığını, ırzını, hattâ mülkiyet hakkını?unnamed (4)

Elbette ki İslâm korudu, İslâm'ı hakikatiyle yaşayan müslümanlar korudu. Çünkü İslâm vicdanlara bir çağrıda bulundu. O çağrıya kulak verip îmân edenler, müslüman oldu. Kabullenmeyenler, siyasî hâkimiyetine isyan etmedikçe; canını, malını, ırzını, dînini, neslini korudu. Çünkü İslâm rahmet dînidir. Çünkü İslâm kardeşliktir, fedâkârlıktır, merhamettir. Tam da bu hakikatlerin bir meşheri: Kurban Bayramı...

SAKLI OLAN HAKİKAT: KURBAN BAYRAMI

Kurban; görünürde bir canlıyı boğazlamak. Fakat bâtınına bakılırsa, o kurban; insanı boğazlanmaktan kurtarmak için lutfedildi. İnsan; hayâtiyetini sürdürmek için, zaten bitki ve hayvanattan istifade mecburiyetinde. Fakat bunu israfa, zulme dönüştürmemeli. Bu istifadeyi de rahmetle, merhametle yapmalı... Sonra, bunu ikrâma, fedâkârlığa, cömertliğe dönüştürmeli. Kurbanı, kardeşlik sofrasına dönüştürmeli. Kurban bize bunu tâlim ediyor.

İslâm Rahmet Dînidir. Kardeşlik, fedâkârlık, merhamettir.

Genel Yayın Yönetmeni M. Ali Eşmeli; İslâm'ın rahmet dîni olmak yanında, yegâne hak din, kitabı bozulmamış, kendinden önceki peygamberleri tasdik eden, dosdoğru ve âdil tek hakikat oluşundan dolayı, düşmanlarının ona yalan, iftira ve hilelerle saldırmaktan başka bir çare bulamadığını dile getirdi. Müslümanlara düşenin, bu oyunlara aldanmayacak basîret ve kardeşliği sergilemek olduğunu vurgulayarak...

Osman Nûri Topbaş, dînimizdeki iki bayramı ve hayatın hakkını verenleri bekleyen “Gerçek Bayram”ı kaleme aldı.

Hazret-i Mevlânâ'nın Gönül Deryâsında Sır ve Hikmet İncileri'nde Padişahlar Padişahı'na takdim edilecek hediye, yani Hakk'ın sonsuz ilmi ve rahmeti karşısında gayretlerimizin hakikî mahiyeti anlatıldı.

IŞİD ŞİDDETİ, İSLAM’IN RAHMETİ

Dünya gündemindeki IŞİD şiddeti, makalelere yansıdı. İslâm'ın rahmet dîni olduğunun kaynaklardaki ve tarihteki misalleri ortaya kondu. Meselenin bir başka yönü olan, İslâm'ı rahmet dîni olarak takdim ederken, terbiyenin gerektirdiği ciddiyet ve dik duruşu da kaybetmemenin altı çizildi. Kurban'a dair hikmet, incelik ve hakikatler hatırlatıldı.

Menkıbeleriyle Harputlu Musa Kâzım Efendi, helâl lokma dikkati ve dünyayı bir devre mülk olarak görmenin psikolojik faydaları dergi de derlenmiş çiçeklerden bir demet...

Şiirlerde de, şiddeti tel'in ve rahmet çağrısı hâkim. Bayramınızı en güzel dileklerle tebrik eden mısralar da var.

Ayrıntılı Bilgi: www.yuzaki.com

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.