Yumurtanın Protein Değeri Kırmızı Etten Daha Yüksek

Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Çıbık, yumurtanın beyazının kırmızı etten fazla protein içerdiğini belirtti.

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Çıbık, yumurtanın beyazının kırmızı etten fazla protein içerdiğini belirterek, "Kırmızı ve beyaz eti pahalı bulan aileler, bu iki üründen alabilecekleri proteini çok rahatlılıkla yumurtanın beyazından alabilir" dedi.

Prof. Dr. Çıbık, yaptığı açıklamada, son dönemde kırmızı et fiyatlarına ilişkin tartışmalar yaşandığını söyledi.

Yumurta ve beyaz etin, protein içeriği bakımından kırmızı ete alternatif gösterilebileceğini dile getiren Çıbık, et ile yumurtanın, oldukça dengeli, zengin protein kaynakları olduğunu vurguladı.

"Hayvansal proteinlerde kırmızı et, tavuk, balık eti, süt ürünleri dahil önemli olan, bu gıdaların özellikleri, esansiyel dediğimiz, vücudumuz tarafından üretilmeyen, dışarıdan alınması zorunlu proteinleri dengeli şekilde içermesidir" bilgisini veren Çıbık, bu nedenle hayvansal ürünlerden proteinin mutlaka alınması gerektiğini kaydetti.

Halk arasında "protein" denildiğinde özellikle kırmızı etin gündeme geldiğine işaret eden Çıbık, "Oysa protein ihtiyaçlarını ille de etle karşılayacaklar diye bir durum yoktur veya protein sadece ette yoktur. Kırmızı ve beyaz eti pahalı bulan aileler, bu iki üründen alabilecekleri proteini çok rahatlılıkla yumurtanın beyazından alabilir. Yumurtanın beyazından aldığımız protein, kırmızı etten aldığımız proteinden fazladır" ifadelerini kullandı.

"BEYAZ ET YÜZDE 10 FAZLA PROTEİN İÇERİR"

Prof. Dr. Çıbık, yetişkinler için alınması gereken 8 esansiyel protein bulunduğunu anlattı.

Hayvansal gıdaların, esansiyel olan aminoasitleri dengeli şekilde içerdiğini belirten Çıbık, "Kırmızı ete göre beyaz et yüzde 10 fazla protein içerir. Yani kırmızı etteki protein oranı yüzde 20 iken, beyaz ette bu oran yüzde 22 civarındadır. Proteini beyaz etten de alabiliriz" dedi.

Çıbık, yumurtanın ucuz ve son derece değerli bir besin olduğunu sözlerine ekledi.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.