Yeni Cami Tarihi

Yeni Cami kim tarafından, ne zaman yapılmıştır? Yeni Cami’nin mimarı kimdir? Yeni Cami nerede? Yeni Cami tarihi, özellikleri, hakkında bilgi...

Yeni Cami, selatin camileri içinde yapım macerası ile en farklı olanıdır. 1597 yılında Sultan III. Murat’ın eşi Safiye Sultan için yapımına başlanır. Caminin mimarı Davut Ağa, 1598 yılında inşaatı Dalgıç Ahmet Ağa’ya devreder. 1603 senesine kadar devam eden inşaat, Sultan I. Ahmet’in tahta çıkışıyla yarım kalır. Kaderine terk edilen bina, bu hâliyle elli yıldan fazla bir süre cami olacağı günü bekleyip durmuştur. 1661 yılına gelindiğinde Osmanlı tahtında da Sultan IV. Mehmet vardır. Padişahın annesi Hatice Turhan Sultan, yarım kalan mabede yardım elini uzatır. Mimar Mustafa Ağa’nın devraldığı inşaat, 1663’te ibadete açılır.

YENİ CAMİ’NİN ÖZELLİKLERİ

17,5 m çapındaki ve 36 m yüksekliğindeki ana kubbe, çinilerle süslü dört fil ayağının üzerine oturtulmuş ve dört yarım kubbe ile desteklenmiştir. Caminin üçer şerefeli iki minaresi vardır.

Külliyenin sıbyan mektebi, sebili, çeşmesi, hünkar kasrı ve türbesi vardır. Maalesef sıbyan mektebi (ilkokul) günümüze ulaşamamıştır.

Osmanlı camilerinin çoğu bir iç avlu ve onu çevreleyen bir dış avludan oluşur. Yeni Cami’nin de bir dış avlusu vardır. Fakat yol genişletme çalışmaları sebebiyle ortadan kaldırılmıştır. Caminin iç avlusu ise 18 sü tun üzerinde 21 kubbe ile çevrilidir. Ortasında güzel bir şadırvanı vardır.

YENİ CAMİ HÜNKAR KASRI

Caminin hemen yanı başında Hatice Turhan Sultan adına inşa edilen hünkar kasrı, klasik Türk ev mimarisinin en nefis örneklerinden biridir. Hünkar kasrı, bir taraftan Haliç’i ve sırtlarını seyrederken, diğer taraftan Beylerbeyi’ne kadar bütün boğazı gören nefis bir manzaraya sahiptir. Üç oda ve bir salonu olan kasr, son derece kıymetli İznik çinileriyle süslüdür. Ahşap kapı ve pencere kapakları, fildişi ve sedef kakmalıdır.

Yeni Cami Külliyesi’nin en önemli özelliklerinden biri de türbesidir. Hatice Turhan Sultan Türbesi, Osmanlı hanedanının en büyük türbelerinden biridir. İçerisinde beş padişah ile birlikte hanedanın ileri gelen mensupları defnedilmiştir. Türbede Hatice Turhan Sultan’dan başka Sultan IV. Mehmet, Sultan III. Osman, Sultan II. Mustafa, Sultan III. Ahmet ve  Sultan I. Mahmut’un kabri vardır.

YENİ CAMİ NEREDEDİR? - HARİTA

 

İslam ve İhsan

CAMİLER VE KÜLLİYELER

Camiler ve Külliyeler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.